Afrin satrancında bir hamle daha.
PKK/YPG “Afrin’i Suriye rejim güçlerine teslim edeceğini, bu konuda anlaşma olduğunu” açıkladı.
Hatta...
“Pazartesi öğle saatlerinde rejim güçlerinin Afrin’e girmek üzere olduğu” da açıklama kapsamında.
Ancak, alandan -şu satırların yazıldığı saatlere kadar- henüz “bir hareketlenme istihbaratı” alınmış değildi.
Suriye’nin de iki açıklaması birbirini izledi.
Önce...
“Evet, PKK/YPG’yle anlaştık, Afrin’i devralıyoruz” gibi net bir doğrulaması gelmemekte beraber, Şam’dan yapılan açıklama “esnekti...”
“Suriye topraklarına kim gelirse gelsin düşmandır, savaşırız. İster ABD, ister İsrail, ister Türkiye” mealinde bir ifadeydi...
Ardından...
Reuters Ajansı’nın haberi geldi.
“Suriye televizyonu: Rejim güçleri birkaç saat içinde Afrin’e girecek...”
....................
Yazının başında işaret ettiğim “Afrin satrancında hamle” budur.
“Türkiye’nin tavrı ne olacak?”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Suriye, YPG’den temizlemek için Afrin’e giriyorsa, sorun yok. Ama eğer YPG’yi korumak içinse hiç kimseyi dinlemeyiz, ilerlemeyi sürdürürüz” kararlılığını vurguladı.
Şimdi...
Mesele “YPG’nin Afrin’den çıkarılması için mi rejim güçleri o coğrafyayı devralıyor?” sorusunun cevabını alabilmekte.
Reuters’e göre, “varılan anlaşmada YPG’nin elindeki ağır silahları, Suriye rejim güçlerine teslimi” şartı var.
Bilinen şey sadece bu.
Peki...
YPG Afrin’i elinde kalacak “hafif silahlarla” terk edecek mi?
Yoksa...
“Ağır silahlarını rejim güçlerine teslim edip, Şam için tehdit teşkil etmeyecek hafif silahlarla Afrin’de kalacak mı?”
......................
Satranç hamlesinde taşı süren ele de bakmak gerek.
Suriye, Rusya’nın onayı olmaksızın parmağını bile oynatamayacağına göre, o el “Rusya...”
Neden?
İki teori var.
1- Rusya, PKK/YPG’ye bir süredir Afrin’i rejim güçlerine bırakması için bastırıyordu.
Türkiye’nin “Zeytin Dalı” harekâtı Rusya için önemli bir koz oldu.
Türkiye Afrin’de ilerleyince, PKK/YPG, Türkiye karşısında ağır mağlubiyet alarak bölgeyi TSK’ya bırakmak yerine Rusya’nın “Suriye’ye devret” planına baş eğdi.
2- Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin kopma noktasına kadar gerilemesi Rusya’nın işine geliyordu.
Ancak...
Son dakikada “kopma” olmadı.
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabulünde içeriye toplantı zaptı yazacak bir diplomatın ve bir tercümanın bile alınmadığı üç saat 15 dakikalık -yüksek seviyede gizli ve kapalı- görüşmede buzların eritilmesi kararlılığı çıktı.
“Türkiye ve ABD’nin bundan böyle birbirinden habersiz hareket etmeyecekleri, ortak komisyonlar kurulacağı” açıklaması yapıldı.
Ve...
Bu manzaraya bakarak bir yorum daha:
“Türkiye-ABD arasında beklediği kopmanın olmaması, hatta tam tersine, birlikte hareket anlamına gelecek sonuç kararı üzerine acaba Rusya satranç hamlesi mi yaptı?”
Yani...
“Madem öyle, işte böyle” durumu.
......................
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin görüşmesi “sonraki gelişmeler” için de önemli.