Pazar günü “siyaset derbisi” var.
Moderatör İsmail Küçükkaya...
Fox TV’nin sabah haberlerini sunan deneyimli gazeteci arkadaşımızdır.
“Muhalif bir kanalın, muhalif habercisi” olarak tanınmasına karşın bu görevi tarafsızlıkla gerçekleştireceğini düşünüyorum.
....................
Tarafların üzerinde uzlaştığı ilk isim kamuoyu yoklamalarında “Halkın en güvendiği kişi” olarak saptanan Uğur Dündar’dı.
Bu gözlemi doğrulayan bir anıyı hatırlatayım.
Yıllar önce “kuş gribi” salgını vurmuştu Türkiye’yi.
Tavukçuluk sektörü çökmek üzereydi.
Milyonlarca piliç, tavuk, on milyonlarca yumurta telef olmuştu.
Toprağa gömülmüş, üzerlerine kireç dökülmüştü.
Alınan hijyen tedbirleri, aşılar, ilaçlarla salgın önlenmişti.
Ancak...
Oluşan korku psikolojisi nedeniyle halk yumurta ve tavuk almıyordu.
Bu sendromu kırmak için tavuk üreticileri büyük bir ortak reklam kampanyası düzenlediler.
Ve...
Türk halkının -araştırmalara göre- sözüne en güvendiği kişi olarak saptanan Uğur Dündar’a ekranlardan topluma seslenmesi önerisinde bulundular.
Bildiğim kadarıyla Uğur Dündar -hiçbir bedel almamak şartıyla, sırf sorumluluk projesinde yararlı olmak üzere- öneriyi kabul etti.
Gerçekten de halk onun sözüne güvendi.
Türkiye için çok önemli olan bu sektör çökmekten kurtuldu.
Uğur Dündar’la önce Güneş gazetesini kurduğum yıllarda, sonrada Show TV’nin kurucu genel müdürüyken beraber çalıştım.
Gazete okuyucusunun ve TV izleyicisinin ona olan güvenini pratikte de yakından gördüm.
Bunları anlatmamın nedeni ise şu:
Yazılanlara, yorumlara göre AK Parti ve Binali Yıldırım en muhalif yayın organında yazan ve en muhaliflerden biri olarak tanımlanan Uğur Dündar’ı seçerek bir “meydan okuma” tavrını koymuş.
Olabilir...
Ama...
Böyle bir düşünce var idiyse bile etkisi “yüzeysel” olurdu.
Çünkü...
Toplumun Uğur Dündar için başat tanımı “dürüstlük ve güvenirliktir.”
İzleyici onun soruları ve derbiyi yönetişinde Binali Yıldırım’ı “Bakın en muhalifin karşısında bile...” diye yorumlamayacaktı.
.......................
İsmail Küçükkaya’nın da soruları ve siyaset derbisi yönetimiyle “dürüst ve güvenilir moderatör” profili çizmek için özen göstereceğini düşünüyorum.
Çetin bir misyon.
O bütün iyi niyeti, gazetecilik tecrübesi, sorumluluk bilinciyle bu misyonu hakkıyla yerine getirmek çizgisinde hiç kırılma olmamasına cesaretle çalışırken, tarafların söylemleri zaman zaman çok zorlayıcı olacaktır.
Bazı -gerekli- müdahaleleri iki tarafın destekçileri tarafından farklı yorumlar üretebilir.
Ama...
Zekâsı, deneyimi ve dürüstlüğü ile İsmail, bu çok hassas görevin üstesinden gelebilecek güçlü donanıma sahiptir.
........................
İki adayı karşısına oturtup karşılaşmanın moderatörlüğünü yapma fikri Didem Arslan’ındı.
Onun da başarılı olmaması için bir neden yoktu.
Hatta...
Konuya “pozitif ayırımcılık” merceğiyle bakarak olumlu bakıyordum.
.......................
Mekânın tarafsız bir salon olması, teknik kadro ve yayın donanımının da iki tarafın önerileriyle oluşacak “hibrit” profili, sanılanın çok ötesinde önemlidir.
Bir kameramanın, bir “hin” yönetmenin program boyunca kollayıp aniden ekrana getirebileceği tek kare bile bazen siyasetten “imaj infazı” olabilir.
Bunu yayın hayatında yaşadım.
Moderatörün ötesinde yayın mekânı, yayını yapan teknik kadro da “dürüst, adil ve tarafsız olmalı...”