PKK Türkiye’nin -hâlâ- büyük sorunudur.
Bu örgüt hiç ödünsüz tüketilinceye kadar mücadele sürdürülmelidir.
Kuşku yok.
Bugüne kadar on binlerce sivilin kanına girdi.
On binlerce asker, polis ve korucuyu şehit etti.
PKK ile mücadeleye -elbette çok gerekli olduğu için- büyük harcamalar yapıldı.
O kaynaklar -zorunlu olarak- Türkiye insanının ekonomik kalkınması, eğitim ve sağlık hizmetlerinden kısılarak, PKK denen “ayrılıkçı ve eli kanlı terör örgütüyle savaşıma” kaydırıldı.
Yani... PKK, Türkiye’nin gelişmesinden de çalmıştır.
.......................
Aslında...
Türkiye “çözüm süreciyle” bu yarım yüzyıllık belayı “yumuşak güç” kullanarak noktalamayı da denedi.
Ama...
PKK’nın -derebeyleri- bundan rahatsız oldular.
Hatta...
7 Haziran seçimlerinde HDP’nin oylarını artırması üzerine “iplerin ellerinden kaymakta olduğunu” görünce süreci, vahşi infazlarla çıkmaza soktular, bitirdiler.
HDP’ye de adrese teslim tehditlerle ayar verdiler.
Zaten inanmadıkları çözüm sürecinde -bazı yerleşme alanlarını- “pilot bölgeler” seçmişlerdi.
Hendekler kazmışlar, evler arasında tüneller oluşturmuşlar, kendilerine göre başkaldırının (!!) startını vereceklerini “kurtarılmış bölgeler” oluşturmuşlardı.
Bunların devlet güçlerince ele geçirilmesi aylar sürmüştür.
Çok şehit verilmiştir.
Kabul etmek gerekir ki devlet kesin ve kararlı tavır aldı.
PKK’ya içeride çok ağır kayıplar verdirdi. Melanet planlarını çökertti.
“Fırat Kalkanı” ve “Zeytin Dalı” harekâtlarıyla Fırat’a kadar alan özünde PKK olan PYD ve YPG’den temizlendi.
Güvenlik güçleri bir süredir PKK karargâhı Kandil’e doğru ilerlemekte.
Bölgede -geçici üsler- kurarak kontrolü sağlamakta.
Yani...
PKK kaybetmekte.
........................
Mücadele “yumuşak güç” konseptiyle de sürdürüldü.
“Hendek savaşlarının” yaşandığı harabeye dönmüş yerleşim yerleri yeniden yapıldı. Altyapıları tamamlandı.
El konulan ve kayyumlar atanan belediyeler, halka önemli hizmetler sundu.
Korku ve dehşetin teslim aldığı o bölgeler güvenliğe kavuşunca, ticari hayat da canlandı. Toplum, PKK tedirginliğini attıkça HDP tabanı da aşınıyordu.
HDP’nin bölgedeki “24 Haziran oy gerilemesi” bunun göstergesidir.
........................
Bunlar büyük bir devletin ağırlığını, ciddiyetini, varlığını derinliğine hissettirmesidir.
Her vatandaşımızın devlete destek olması, aklın ve yüreğin gereğidir.
Son yıllardaki performansıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da hakkı teslim edilmelidir.
.......................
Ancak...
Soylu’nun “Şehit cenazelerinde, CHP il başkanlarının protokole alınmaması için talimat verdim” söyleminin yukarıda sıraladığım artılara “gölge” gibi algılamalar üretebileceğine de işaret etmekte fayda var.
Atatürk’ün kurduğu, Cumhuriyetin mimarı, çok partili hayata geçişi yapan ve on milyonlarca seçmeni olan CHP’ye çok ama çok ağır ve toplumda birleştiricilik açısından kaygılara açık bir tavır koyuştur. Çünkü şehitler hepimizindir.
81 milyon Türkiye insanının yürek acısıdır.
Ortak acımızdır.
Hiçbirimizin böylesine kutsal ve ortak duyarlılıktan dışlanması düşünülemez.
Süleyman Soylu genç, başarılı ve geleceği olan bir politikacıdır, 81 milyonu kucaklaması beklenir.