Barzani’nin “Bağımsız Kürdistan referandumu” hep “dış politika” ve birbirini deviren “domino taşları” teorisiyle mercek altına alındı. “Türkiye’ye sıçrayabilecek ateş tehlikesi” olarak yorumlandı.
“İç politika” boyutu gözden uzak tutulmamalı.
2019 “genel seçimleri” ve “cumhurbaşkanı seçimi” için de bu referandum “netameli...”
Şöyle ki:
....................
1- TSK’nın bir -olası- “müdahalesi” eğer başarılı olursa bunun AK Parti’ye oy etkisi ne olur?
O ihtimal, ancak “Bağdat hükümetinin Türkiye’den silahlı kuvvetleriyle yardım istemesi” halinde mümkün.
Bunun dışında 1924 ve 1926 anlaşmalarından “genişletilmiş, esnetilmiş yorumlarla müdahale” uluslararası hukukta Türkiye’yi çok zorlar.
2- Diyelim ki Barzani, beklentilere cevap vererek “referandumu dondurma” kararı aldı.
Böyle bir durum Ankara’nın elini rahatlattığı gibi, Genel Seçimler ve Cumhurbaşkanı Seçiminde “oy getirisi” de yapabilir.
Çünkü...
Bu “referandum krizinde” sesi en yüksek çıkan, başat rolü oynayan Türkiye olmuştur.
3- “Bağdat hükümetinin çağrısıyla Irak’a yeni bir kapı açmak, o kapıdan Bağdat’a doğru bir koridoru TSK’nın tutması, böylece PYD ile Barzani ve PKK’nın coğrafi ilişkisini kesmek” konuşulmakta olan seçeneklerden bir diğeri.
Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi sırasında DSP lideri Bülent Ecevit başbakandı.
Hemen sonrasında yapılan seçimlerde DSP’ye sanki sihirli el dokunmuşçasına oyları patlama yaptı.
Oysa...
Ecevit bile “ABD Öcalan’ı bize niye verdi, hiç anlamadım” diyecek kadar bu gelişmenin dışındaydı.
Aynı şekilde Kıbrıs Barış Harekâtı’nda da Ecevit başbakandı... Yapılan ilk seçimde CHP yüzde 42 oyla tek başına iktidara yaklaştı.
1946’dan bu yana CHP’nin aldığı en yüksek oydur.
Yani...
Dış politikada silahlı kuvvetle kazanılan başarılar büyük oy getirmişti.
İşaret ettiğim “TSK’nın bizim sınırdan Bağdat’a doğru koridor açması” gibi bir seçenek de AK Parti’ye ve başkanlık seçiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy artışı yapar mı?
Geçmişteki Ecevit örneğine bakarsak, sorunun cevabı “evet...”
Öte yandan...
AK Parti en fazla Kürt kökenli oylardan en büyük bölümü alan parti.
“Acaba, Kürt kökenli oylarda eksiye kayma olur mu?” sorusu da tartışılabilir.
Değil bir askeri harekât, söylemler bile hassasiyet yaratıyor.
Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakan Yıldırım’ın özellikle son zamanlarda daha duyarlı üslup kullandıkları, kelimelerini özenle seçtikleri bir gerçek.
Türkiye’deki Kürt vatandaşlarımızı tedirgin etmemeye dikkat ediliyor.
Ayrıca.... Referandum coğrafyasındaki yerel halkların “Kürt, Türkmen, Arap hepsinin kardeşimiz oldukları” vurgulanıyor.
“Barzani’nin kişisel ısrarıyla yapılan referandumun, onların yaşamlarını sıkıntıya sokabileceğine” işaret ediliyor.
..........
“Hassas denge” iç ve dış politikaların zor ama gerekli çizgisi.