CHP’de “Yerel Seçim” neredeyse “Genel Seçim” heyecanı üretmekte.
“Yeminli CHP karşıtları” için bu durum “polemik malzemesi...”
“İlçe belediyelerini alıp, büfe ruhsatı vererek tatmin olurlar....”
...................
Ancak...
Kamuoyu araştırmaları öyle demiyor.
İstanbul ve Ankara dahil hiçbir yerde “garanti sertifikası” yok.
Hem de CHP’nin gecikmelerine, şaşırtan tavırlarına rağmen...
CHP’nin belediyelerde büyük başarılara imza atmış olması, aday gösterme sürecini iyi yönettiği için değil...
CHP etiket psikolojisinin kazandırdığı hareket alanında gecikmelerle ve bazı hatalarla oynayabiliyor.
Örneğin...
Mustafa Sarıgül DSP’den seçilirse, Bodrum adaylığı Parti Meclisi’nde reddedilen Mehmet Kocadon DP’den girip Muğla Büyükşehir’i alırsa!..
Muhalefet çarşı pazar etiketlerinden oluşan psikolojiyle yürüyebilir.
Gerçi iktidar çalışanların, emeklilerin maaşlarında bazı düzenlemeler yaparak tepki köşelerini törpülemeye çalıştı ama psikolojik rüzgâr hâlâ zorlayıcı.
.....................
Toplumlar “siyasi istikrarı” sever.
Maceraya kapalıdır.
Sadece...
“Bundan kötüsü olamaz” noktasına geldiklerinde oylarıyla iktidar değiştirmeyi göze alır.
Örneğin...
Bülent Ecevit’in başbakan olduğu MHP-DSP koalisyon hükümeti ekonomiyi öylesine yangın yerine çevirmişti ki seçmen hiç denemediği, henüz 7 ay önce kurulmuş olan AK Parti’yi tek başına iktidar yaptı.
Amerika’dan “ambulans” gibi getirtilen Kemal Derviş ekonomiyi derleyip toparladı, sağlıklı yapılandırma oluşturdu fakat artık çok geçti.
Bu yenilenmiş sağlam yapı AK Parti iktidarına hediye oldu.
31 Mart 2019 yerel seçimlerine gelelim.
Seçmen, fiyat etiketlerine duyduğu tepkiyi sandıklara yansıtmasa bile iktidar değişmeyecek, “siyasi istikrar” sürecek.
Bir siyasi bilinmezliğe geçilmiş olmayacak.
O nedenle, seçmenin fiyat etiketleri nedeniyle içinde bulunduğu psikolojinin “dışavurumunda” elini tutan bir durum olduğu söylenemez.
İşte...
Her seçim yöresinde “garanti belgesi” olmayışının nedenlerinden önde geleni bu.
Yoksa...
Yıllarca Ulaştırma Bakanlığı yapmış, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı gibi siyasetin doruk noktalarında yer almış Binali Yıldırım’ın karşısına konan İlçe Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun neredeyse eşit oy yüzdesine sahip olduğu konuşulabilir miydi?
Veya...
İzmir’de yıllarca bakanlık yapmış Nihat Zeybekci’nin karşısına gene İzmir’den bir İlçe Belediye Başkanı Tunç Soyer’in çıkarılması?
Ve...
Ankara’da gene yıllarca bakanlık yapmış Mehmet Özhaseki’nin karşısına Ankara’nın eski bir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın gösterilmesi!..
İmamoğlu, Soyer, Yavaş elbette başkanlık yaptıkları ilçelerde başarılı olmuş isimler ama karşılarındaki de Yıldırım, Zeybekci ve Özhaseki...
Gene de İstanbul ve Ankara’da “banko” denemiyor. İzmir’de ise eski başkan Kocaoğlu’nun tepkisi, aday adaylığı çarşıyı karıştırdı ama hâlâ Soyer’in geleneği bozma olasılığı ağırlıklı görüş değil...
.......................
Menderes Türel’in AK Parti Antalya başkan adaylığı açıklandı.
Ailece Antalya siyasetinde simgedir “Türel” soyadı.
Menderes Türel’in Antalya’ya katkısını kimse yadsıyamaz.
“Banko” denebiliyor mu?