Bugün “meslektaşım CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun 24 Haziran seçimiyle birlikte yeniden dokunulmazlık kazandığını, tutukluluk halinin kaldırılması gerektiğini, Anayasa’daki geçici ve istisnai maddenin kapsamında olmadığını” yazacaktım.
Ama çok da iyimser olduğum söylenemezdi.
Ancak...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ı ziyaret ederek bu konuyu anlatması ve Binali Yıldırım’ın da Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Mustafa Şentop’un da kendisine benzer şeyler söylediğini dile getirerek, konuyla ilgileneceği dile getirmiş olması “umut vericidir.”
Anayasa Mahkemesi’ne gerek kalmadan sorunun çözülebilme olasılığını yükseltmiştir.
Kılıçdaroğlu, ortalığı daha gerecek eylemler yerine önce bu diyalogla çözümü benimseyerek, basiretli davranmıştır.
Konuyu alevlendirmeden ama ciddi adımlarla yürütmek sanıyorum öncelikle denenmesi gereken yoldur.
.....................
Türkiye-ABD ilişkileri bir kez daha gerildi.
ABD Başkanı Trump ve yardımcısı Pence’in tweet’leri düpedüz Türkiye’ye tehdittir.
“Türkiye’ye yaptırım... Uluslararası kuruluşlardan Türkiye’ye mali yardımın engelleneceği...”
Bunlar yenilir yutulur, içe sindirilir mesajlar değil.
Hele aynı uluslararası savunma gücü olan NATO’nun iki üye ülkesinden birinin diğerine tehdidiyse...
.....................
Başkan Trump, rahip Brunson’un Türkiye’de tutukluyken “ev hapsi” koşuluyla tahliye edilmesini de yeterli bulmamış.
“Serbest bırakılmalı” diyor anlaşılan.
Rahip Brunson “casusluk” gibi ağır bir suçlamayla karşı karşıya.
Ancak...
Mahkûm edilmiş, suçu kesinleşmiş değil.
“Ev hapsi” nispeten “iki ülke arasındaki yüksek tansiyonu düşürmek, ABD Başkanı ve yasama meclislerindeki hassasiyetleri gözetmek” bakımından önemli bir adım.
Ama...
Görülüyor ki “ufuneti almamış.”
.....................
Tehditler “tweet’lerle” sınırlı kalmış da değil.
Türkiye’ye kredi verilmesinin ve Türkiye için üretilmekte olan F-35 savaş jetlerinin tesliminin de “engellenmesi yasaları” laftan icraya netameli yolculuğun başlatıldığını gösteriyor.
Başkan’ın masasına imza için getirilmekle noktalanacak.
......................
Sorun sadece bu değil.
Suriye’de Türkiye-ABD ortak yol haritası olan Menbiç’in PKK/PYD’den temizlenmesi ve sosyal dokunun adaletle yansıyacağı bir yerel yönetimin oluşturulması için varılan anlaşma ne olacak?
Bu tehditlerin ipoteği altındaki diyalog sağlıklı yürüyebilir mi?
......................
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Trump ve yardımcısı Pence’in tehditlerine doğrudan cevap vermedi.
Onun yerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sözcüsü ve Dışişleri Bakanı konuştu.
“Tehditlerin kabul edilemez ve stratejik ortaklığa yakışmaz” olduğunu belirttiler.
“Sağduyu çağrısı” yaptılar.
Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan için diyalog kanalı açık bırakıldı.
......................
ABD Başkanı Trump “züccaciye dükkânına dalmış fil” gibi.
Etrafı döküp saçıyor.
Yüzlerce yıllık diplomasi kurallarını, devletlerin uluslararası hukuktaki “ahde vefa” ilkelerini, “geleneksel ve kadim dostluk” güvenlerini allak bullak etmekte.
Dünya liderleri şaşkın.
Misafiri olan Almanya Şansölyesi Merkel’e yaptığı muameleyi hatırlayın.
AB’yi “hasım gördüğü” açıklamasını.
Çin ve AB ile anlaşmaları bir çırpıda silen “vergi” darbelerini...
En yakınındaki Kanada Başbakanı’nın bile onunla yüz yüze gelmekten kaçınmasını da...
Neyse ki...
Trump’ın “geri adım atma” tarafı da var.
O nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anında ve sert yanıt vermek yerine biraz suların durulmasını beklemesi “sağduyulu” ve “gerçekçi” tavırdır.
........................
Not: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere tatile çıkıyorum.
Esenlikler diliyorum.