SANDIKLARA gitmeye -pazarı saymıyorum- 2 gün kaldı.
Kamuoyu araştırma şirketlerinin “sonuç öngörüleri” havada uçuşuyor.
Bazılarına göre “EVET’ler yüzde 50’yi geçti. Yükseliş sürüyor.”
Bazıları ise “sandıklardan HAYIR çıkacağında iddialı...” Korku nedeniyle “EVET” damgası basacaklarını söyleyenler olduğunda ısrarlılar.
.....................
Ahmet Hakan yazdı.
Tahminini soranlara “bıçak sırtında” cevabını veriyormuş.
Kimsenin hatırını kırmamış oluyor böylece.
Ancak...
Böyle bir durumun olması ihtimali de az değil.
.....................
Tutun ki “EVET”ler ya da “HAYIR”lar yüzde 51 veya yüzde 52’de kaldı.
O zaman toplum -neredeyse- ikiye bölünmüş mü olacak?
Dileğimiz, demokrasilerde millet iradesinin ifade edildiği kabul edilen sonucun olgunlukla kabul edilmesidir.
İçe sindirmek iki taraf için de zor olsa bile kabullenmek, oyunun kuralı.
....................
İngiltere’de “Brexit” bu durumun son örneğidir.
AB ile “tamam” ya da “devam” için referandum yapıldı.
Yüzde 52 “çıkalım” dedi, yüzde 48 “kalalım.”
Arada çok az fark var.
“Yarı yarıya” denebilir.
Fakat...
“Marjinal” yani “kıytırık” farkla azınlıkta kalanlar sonucu kabullendiler. Hükümet AB ile ayrılık için öngörülen “2 yıllık süreci” başlattı.
....................
İngiltere AB’den önce de bu sistemle yönetiliyordu, AB ile bağı kesen referandumdan sonra da demokratik sisteminde hiçbir değişiklik olmaksızın yoluna devam edecek.
Oysa...
Türkiye’de 97 yıllık parlamenter sistemden, -özünde “Başkanlık” olan- “Cumhurbaşkanlığı” sistemine geçişi düzenleyen anayasa hükümleri halkoyuyla sunulmakta.
Gene “marjinal” bir farkla “EVET” ya da “HAYIR” çıkarsa oluşacak toplum psikolojisi hassastır.
....................
Bazı kanunlar için “azınlık hakları” hukuk literatürüne yeni sayfalar açtı.
Örneğin...
İspanya’da tüm kapalı mekânlarda sigara yasağı konulunca, sigara içenler adına yargıya başvuruldu.
Yargı “azınlık haklarını da gözeten yeni bir yasal düzenleme yapılması kararını” verdi.
Buna göre bazı mekânlarda kesinlikle sigara yasağı uygulanıyor.
Bazı mekânlarda “dumanlı havayı emiş gücü çok yüksek aygıtlar konulan -sigara içilebilir- bölümler var.” (Bunlara “smörting” deniyor. Yani sigara içmek fiili “smoking”in “sm”si ile flört etmek fiili -okunduğu gibi yazıyorum- “flörting”in “örting”i birleştirilerek üretilmiş bir söylem. O özel bölüme de birbirini tanımayan erkek ve kadınlar tanışıyor, laflıyorlar.)
Referandumda böyle “azınlık haklarının” düzenlenmesi mümkün değil.
Sonucu yukarıda da değindiğim gibi demokratik olgunlukla “kabullenmekten” başka seçenek yok.
.....................
Madem hukuk literatürüne girdik, “referandum” müessesesi için farklı fikirlere de işaret edeyim.
Çok önemli konular için Meclis oylamalarında “nitelikli çoğunluk” aranır. Oyların 3’te 2’si, 5’te 3’ü gibi...
Anayasa değişikliği de Meclis’te “nitelikli oy çoğunluğuyla” yapılmıyor mu?
O halde sistem değişikliğini düzenleyen anayasa referandumlarında tıpkı Meclis’te olduğu gibi “nitelikli çoğunluk” zorunluğu düşünülebilir.
Dünyadaki uygulamalarda pek de uzak olmayan bir gelecek için bir çözümün gündeme geleceği söylenebilir.
AK Parti de sürekli “yüzde 60’ın üzerinde EVET” için çalışırken, yazılı olmayan bu ihtiyacı karşılamayı, “marjinal farkta kalmamayı” hedefliyor olmalı.