Putin bir kez daha Rusya’nın patronu...
Anayasa’ya göre bu son.
Eğer yeniden seçilmek isterse ancak 2030 yılında aday olabilir.
Gene de “İkinci sınıf demokrasilerde anayasalar değiştirilmek için vardır” gerçeğini yazın bir kenara.
....................
Putin yeni yetme yıllarında, mahallenin daha büyük çocuklarına diklenirdi.
Kendi yaşıtları bu “abilere” boyun eğerken, Putin onların dayatmacı, haksız isteklerine karşı hırçınlaşır, daha büyük cüsselere, küçük yumruklarını savururdu.
Daha ileri yaşlarda kafasına “KGB” teşkilatında “ajan” olmayı koymuştu.
Sıkı bir Rus milliyetçisiydi.
Devletine, filmlerde gördüğü ve özendiği casuslar gibi hizmet etmek tutkusuna kapılmıştı.
Liseyi bitirme çağında bir KGB kodamanına yolunu bulup yanaşmış, “Nasıl ajan olabilirim?” diye sormuştu.
“Önce St. Petersburg Hukuk Fakültesi’ni bitirmen lazım” cevabını almıştı.
Bunu başardı.
Uzakdoğu dövüş sporlarında kara kuşak sahibi oldu.
Ardından KGB’ye kabul edildi.
Doğu Berlin’e gönderildi.
Bir süre orada çalıştıktan sonra, St. Petersburg’a dönerken artık bir “ikinci el” otomobil sahibiydi ve bundan dolayı gururluydu.
St. Petersburg Belediyesi’ne girdi ama her eski ajan gibi KGB’yle ilişkileri sürüyordu.
Bu ilişkiler onu çok kısa sürede Belediye Başkanlığı zirvelerine yükseltti.
O yıllarında, Rusya’nın başındaki Yeltsin’in en yakınındaki bir büyük iş adamı geldi.
Putin’den St. Petersburg Belediyesi’ndeki bir işini halletmesini istedi.
Putin birkaç saat içinde işi çözdü.
İş adamı ona rüşvet vermek istedi; öyle ya, Rusya’da en haklı bir işin bile olurunu almak için rüşvet vermek kural değil miydi ki?
Putin kabul etmedi. “Hakkınız olan bir işi hallettim, bu benim zaten görevim” diyerek devletin bir numarasına en yakın adamın kalbini kazanmış oldu.
Bu ilişki kısa sürede Putin’i Moskova’da gizli servisin başına getirmenin ilk adımıydı.
......................
Yeltsin alkolikti.
Parlamentoda ona alternatif bulunmuştu.
Artık koltuğu sallantıdaydı.
Yeltsin’in en yakınındaki o iş adamı bir “davet” verdi.
Artık Yeltsin’e gidici gözüyle bakıldığı için, Moskova’nın siyasetçi, bürokrat, iş adamı kaymak tabakası bu iş adamının da gücünü yitireceği düşüncesiyle davete katılmamıştı.
Fakat...
Çok önemli bir devlet görevinde olmasına rağmen Putin geldi.
İş adamı “Gelmeye korkmadın mı?” diye sorunca, “Biz dostuz, dostluk varsa her zaman için vardır” cevabını verdi.
Rusya’da hâlâ bütün işler ister siyasette, ister özel kesimde olsun “itimada” dayalıdır.
Putin bir kez daha “güvenilir olduğunu” kanıtlamıştı.
O günlerde Yeltsin o çok yakın iş adamı dostuna, “Görevi bırakacağım ama yerime öyle birini getirelim ki bana ve aileme hep arka çıksın, hakkımızda soruşturma falan olmasın” dediğinde aldığı cevap “Öyle biri var, Putin” olmuştu.
Ondan sonrası zaten biliniyor.
...................
Putin’in danışmanı Dugin, önceki gün, “Rusya - Türkiye - İran üçgeninin önümüzdeki yıllarda ağırlık koyacağını” söyledi.
Gelişmeler de bu doğrultuda gibi.
O nedenle, Türkiye’nin “Putin’li yıllar” için elindeki anahtarın “itimat” olduğuna dikkat çekmek istedim.