Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yemin için TBMM’ye giderken görüntüler...
Önde motosikletli polisler...
Üzeri ve kaputu kırmızı güllerle kaplanmış siyah limuzin makam aracı...
TBMM önünde tören kıtası, kapıdan karşılanışı, Genel Kurul salonuna girişinden itibaren AK Parti, MHP ve İYİ Parti milletvekilleri tarafından ayakta selamlanışı... (İYİ Parti milletvekilleri ant içme sırasında oturdular.)
Dakikalarca alkışlanışı...
...................
Filmi 16 yıl öncesine sardım.
Recep Tayyip Erdoğan -okuduğu şiir nedeniyle- 3 ay kadar hapis yatmıştı.
“Artık muhtar bile olamaz” gözüyle bakılmaktaydı.
O ise sanki bunlar hiç yokmuş gibi Türkiye’yi geziyor, mitinglerde konuşuyordu.
“Siyaset hayatının noktalandığına” inanıldığından, “kendisi için bir umudu olmamakla birlikte, sadece yeni kurulmuş partisi için dişini tırnağına takıp çalıştığı” düşünülmekteydi.
Gene bir Anadolu kentinde miting için bulunduğu bir gün telefonla konuşmuştuk.
Siyasi partilerin birinden ve bu bağlamda sizin partinizden de değilim, 40 yıllık gazetecilik çizgim bellidir. Ama sadece şiir okuduğunuz için “seçilme hakkından mahrum edilmenizin” demokrasiyle örtüşmediğini düşünüyorum. Bir hukukçu (avukat) olarak da mahkûmiyetinizi doğru bulmuyorum. Bunun “hukuk yoluyla düzeltilmesi gerektiğine” inanıyorum.
Çeşitli yazılarımda da bu görüşlerimi satırlarıma yansıtmıştım.
Fakat... Böyle bir düzeltme ancak “Anayasa değişikliğiyle” mümkün olabilirdi.
Zamanın koşullarında ise o ihtimal -neredeyse- sıfırdı.
Bir süre sonra, buna benzer bir konuşma Frankfurt’ta da aramızda geçti.
Recep Tayyip Erdoğan, Doğan Grubu’nun Frankfurt’taki yeni baskı tesislerinin hizmete girişi nedeniyle düzenlenen davetin konukları arasındaydı.
....................
Birkaç ay geçti. AK Parti seçimleri kazanmış, tek başına iktidara gelmişti. Erdoğan hâlâ yasaklıydı.
Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la Boğaz’da bir yemek yediler.
Sonrasında Baykal, yakın çalışma arkadaşlarına “Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilme hakkının teslimi için CHP’nin Anayasa değişikliğine ‘EVET’ oyu kullanacağını” söyledi.
O konuşmaya tanık olanların anlatımları medyada yer almıştır.
Tekrarlamaya gerek yok.
Sonuçta Anayasa değişti.
Bir ara seçimle Recep Tayyip Erdoğan milletvekili oldu.
Abdullah Gül Başbakanlık’tan istifa etti, “Artık mahalle muhtarı bile olamaz” gözüyle bakılan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin kaptan köşküne geçti.
16 yıldır Türkiye’yi yönetiyor.
.....................
Fırtınalı deniz kolay kolay durulmadı.
Daha sonraki yıllarda AK Parti, Anayasa Mahkemesi’nde açılan davada bir “kapatılma kararıyla” neredeyse burun buruna gelmişti.
“O geçti” denirken, Cumhurbaşkanı seçimi bunalımı ve “internet muhtırası” yaşandı, aşıldı.
Ve...
Kanlı 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi.
Kendisini almaya gelen darbeci askerlerden dakikalar farkıyla kurtuluşu... Jetler Meclis’i bombalarken Hande Fırat’ın telefonundan millete “görüntülü seslenişi...”
Erdoğan’ın bu “Demokrasiye sahip çıkın” çağrısı üzerine, milletin ve demokrasiye sadık TSK ve emniyet güçlerinin karşı koymasıyla o çok cana ve şehide mal olan başkaldırının da bastırılması...
.....................
Evet...
Nereden nereye...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Temmuz günü ve gecesi neler düşünüyordu kim bilir...
Destekleyenleri de karşı olanları da Türkiye’nin gerçeği.
Yaşadıkları, anlamlar yüklü deneyim birikimiyle Türkiye’nin adalet ve demokrasi geleceğine katkı yapacak olmalı.