Başsavcılık açıklama yaptı.
Tespitlerine göre “Cemal Kaşıkçı Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolos-luğu’nda boğularak öldürülmüş, cesedi parçalara ayırılmış, yok edilmiş.”
Gazetelerin, TV’lerin “güvenilir kaynaklara dayanarak” diye yansıttıkları haberler bu açıklamayla “resmi iddia” haline gelmiş bulunuyor.
Mahkemede hâkimler bu iddia üzerine kurulmuş davayı karara bağlayacaklar.
O halde Başsavcılığımızın 1- “boğularak öldürme” 2- sonrasında “parçalara ayırma” ve 3- “yok etme” aşamaları için ciddi dayanaklarının olması gerekir.
“Cinayet sırasında seslerin kaydı” ve “cesedin parçalanmasını gösteren görüntüler” olduğu yolundaki haberler böylece “resmi iddianameye” dönüşme aşamasında.
........................
Fakat...
Hâlâ ortada olan bir durum var.
- “Ceset nasıl yok edildi?”
Bu sorunun cevabı hâlâ boşlukta.
Suudi Arabistan’ın resmi açıklamasına göre, “Cemal Kaşıkçı’nın cesedi (ceset parçaları) İstanbul’da bir yerli işbirlikçiye verilmiş, onun ne yaptığı bilinmiyormuş.”
Peki...
“Yerli işbirlikçi” kim?
Adı, soyadı, neyin nesidir?
Türk mü, Türkiye topraklarında ikamet eden bir yabancı mı?
Sığınmacı mı?
Ve...
Bütün bunların cevabı hâlâ alınamadığı için bir “hayali işbirlikçi” mi?
Bütün bunları bilmesi gereken “infazcı” ve “temizlikçi” 18 kişi ile Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu ve yardımcısı da başkent Riyad’da olduklarına ve sorguya çekildiklerine göre Suudi Arabistan Başsavcısı’nın açık ve kesin bilgi vermesi gerekir.
Ama...
Türkiye bu soruları yöneltmesine karşın tatmin edici bir cevap alamamıştır.
Suudi Başsavcı -içinde ne olduğu bilinmeyen- iri kıyım siyah sandık gibi valizlerle Türkiye’yi terk etti.
..........................
Ancak...
Sonunda bu kanlı düğüm çözülecektir.
Suudi Arabistan üzerinde küresel kamuoyu ve medya baskısı var.
Bu baskı ABD Başkanı Trump’ı da sıkıştırmakta.
.........................
Burada ilginç bir faktöre de işaret edeyim.
ABD’de başkan düşüren ve küresel saygınlığı olan Washington Post hisselerinin hatırı sayılır miktarı Katar sermayesine geçmişti.
Suudi Arabistan’ın hedefindeki Katar eline geçirdiği bu kartı sonuna kadar oynamakta kararlı görünüyor.
Doğrudan değil ama “WP” üzerinden yayın yoluyla.
Cemal Kaşıkçı’nın Washington Post yazarı olması nedeniyle de bu gayet doğal.
Washington Post konunun üzerine gittikçe ABD medyası da onunla birlikte sayfalarını ekranlarını bu olaya ayırıyor.
Cinayet unutturulmuyor.
Hem Trump hem Suudi yönetimi sıkıştırılmakta.
Avrupa siyasetçileri ve medyası da elbette aynı kamuoyu cephesinde.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın -yüzünde gülümseyişleri olsa da- dış görünüşe karşın iç dünyasında hiç de rahat olmadığı kesin.