Ağırlık kazanmakta olan olasılık “1- Menbiç’in Suriye rejim yönetimine bırakılması... 2- En azından an itibarıyla olduğu gibi YPG kontrolü altındaki Menbiç etrafındaki tampon bölgede Suriye rejim güçlerinin kalması..”
Öyle görünüyor ki birinci çözüme Ankara daha yakın.
Nihayet çeşitli coğrafyaları farklı grupların kontrolü altında olsa bile “Suriye’nin bütünü uluslararası hukuka göre Şam yönetiminin egemenlik alanı...”
Ancak...
İkinci formülü Ankara’nın kabul etmesi ihtimali uzak.
Çünkü...
Bu durumda ABD güçleriyle takviyeli YPG Fırat’ın batısında kalacak.
Türkiye’nin ısrarla vurguladığı şey “YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesi...”
.................
Ancak...
Her iki halde de bu formülün bir “dekor” olma ihtimali az değil.
Suriye rejim güçleri zamanı geldiğinde Menbiç’ten ya da etrafındaki tampon coğrafyadan çekilir, Hepsini YPG’ye bırakabilir.
Bu kuşkunun “ciddi dayanağı” var. Yakın geçmişte “Suriye rejim güçlerinin aynı şeyi bugün PYD kantonları olarak bilinen Fırat’ın doğusundaki Kuzey Suriye kuşağında yapmış olmasından” kaynaklanıyor.
Aşağıda bunu araştırmacı gazeteci Fehim Taştekin’in -belgesel- niteliğindeki “ROJAVA - KÜRTLERİN ZAMANI” kitabından yansıtıyorum. (Kitapta Ankara, Türkiye ve “Yeni Osmanlılar” söylemleriyle yapılan yorumlar yazara aittir. Benim görüşlerim farklı. O nedenle sahadaki fiili gerçeklerle ilgili satırlara ağırlık verdim. )
..................
18 Temmuz 2012’de Şam’da çok iyi planlanmış bir saldırıda Beşar Esad’ın ekibindeki kilit isimlerden Savunma Bakanı Davud Raciha, eski Savunma Bakanı ve Devlet Başkanlığı Danışmanı Hasan Türkmani, Genelkurmay Başkan Yardımcısı Asıf Şevket ve Askeri İstihbarat Şefi Hişam İhtiyar öldü.
Aynı gün Cerablus ve Menbiç silahlı grupların eline geçti.
Bu sarsıcı gelişmeler üzerine Suriye yönetimi, mutlak bir çöküşü önlemek için belli yerlerden çekilmek kararı aldı. Böylece ülkenin ana arterlerini koruyabilirdi.
2011’de isyan patlak verdiği andan itibaren Kürtlere sıcak mesajlar vermeye çalışan ülkenin Kuzey hattından bir cephe açmak istemiyordu.
Esad diğer silahlı grupları yenilgiye uğrattıktan sonra Kürtlerle müzakere yoluyla uzlaşmaya varabileceğini düşünüyordu.
Ayrıca bölgenin Kürtlere bırakılması Türkiye’ye karşı “oyunbozan” bir hamleydi.
Esad yönetimi bununla Ortadoğu’da oyun oynamanın nasıl bir şey olduğunu Yeni Osmanlılara göstermiş oldu.
Suriye ordusu hemen kuzeydeki Kürt bölgelerinden çekilmeye başladı. Oluşan iktidar boşluğunu dolduran askeri ve sivil kadrolarıyla organize bir güç haline gelen PYD’den başkası değildi.
Bunlar normal koşullarda da PYD’nin elinin güçlü olduğu yerlerdi.
Ama hükümet güçlerinin Kamışlı ve Haseke’den çıkmaya niyeti yoktu. YPG bir süre bekledikten sonra Kamışlı’da ordu güçleriyle çatışmaya girdi.
Türkiye ile sınır kapısı, havaalanı, lojman bölgesi ve kenti ikiye bölen ana cadde gibi stratejik yer ve güzergâhlar ordunun kontrolünde kaldı. Kamışlı’nın bazı petrol bölgeleri ve Derik’teki üs de ordunun çekilmediği yerlerdi.
Ancak YPG Haseke’ye bağlı Girke’yi ele geçirdi. YPG ile çatışmaların ardından hükümet güçleri petrol sahasından da çekildi.
...................
Bölgedeki farklı Kürt güçleri arasındaki çatışmalar, anlaşmalar biraz zaman aldıysa da sonunda Kamışlı, Haseke ve petrol yatakları PYD’de kaldı.
...................
İletişim Yayınları / 2016