Medine’yi 2 yıl 7 ay boyunca koruyan Osmanlı Kuvvetleri’nin komutanı Fahreddin Paşa “efsane askerdi.”
“Türk Kaplanı”, “Çöl Kaplanı”, “Medine Kahramanı” lakaplarıyla anılırdı.
Iraklı bir “densiz” tweet atmış.
“Fahreddin Paşa’nın Medine’deki kutsal emanetleri çaldığını, İstanbul’a kaçırdığını” iddia etmiş. Ve şöyle bir küstahlıkta bulunmuş:
“İşte Erdoğan’ın dedelerinin, Müslüman Araplarla ilişkisi buydu(!!)”
BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed de edepsizliği bu tweet’i paylaşarak sürdürmüş bulunuyor.
Bu saldırganlık Türkiye’yle Suudi Arabistan ve BAE arasında makasın açılmakta olduğunun bir yeni göstergesidir.
.......................
Önce...
İşin aslı...
İngilizlerin kışkırttığı, silah ve parayla desteklediği Şerif Hüseyin Osmanlı’ya isyan bayrağını açmıştı.
Ünlü casus Lawrence’ın başrolü aldığı bu oyunda Şerif Hüseyin’e “Arabistan Krallığı” vaat edilmişti.
Şerif Hüseyin’in başını çektiği Arap Vahabileri ele geçirdikleri her yeri yakıp yıkıyordu.
Türbeler, kutsal yazmalar da onların hedefleriydi.
Bu nedenle Fahreddin Paşa kuşatma altındayken, kuvvetlerinden iki bin kişiyi ayırdı.
Medine’deki kutsal emanetleri İstanbul’a ulaştırmakla görevlendirdi.
Bunlar şimdi Topkapı Sarayı’nda “kutsal emanetler” özel bölümünde koruma altındalar.
Fahreddin Paşa “barbar Vahabilerden” kurtarmasaydı kutsal emanetler ya yok edilecekti ya da büyük olasılıkla İngilizler tarafından Londra’ya gönderilecekti.
British Museum’da olacaklardı.
“Hırsızlık” ne demek?
Medine o sıralarda “Osmanlı toprağıydı” ve -talan edilmekten ya da İngilizlerin eline geçmesinden kurtarmak için- halifenin şehri Osmanlı başkentine gönderilerek korumaya alınmıştır.
......................
Kuşatma sırasında “Mondros Mütarekesi” imzalanmıştı.
Sultanın hükümeti bu mütareke gereği Fahreddin Paşa’ya “teslim olması” emrini göndermişti.
Fahreddin Paşa buna rağmen bir süre daha direndi.
Aç askerlerine “Peygamber sünneti” olarak “çekirge yemelerini” bildirdi.
2 yıl 7 aylık kuşatma sonrasında artık daha fazla dayanabilmek mümkün değildi.
Fahreddin Paşa, kalan kuvvetlerini Hz. Muhammed’in kabri önünde topladı.
Kılıcını kabrin üzerine koyarak teslim oldu.
Sonrasında...
İngilizler tarafından bir süre Malta Adası’nda esir tutuldu.
İstanbul’da işgalci İngilizlerin kurdurttuğu hükümetin Kürt Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbi tarafından ölüme mahkûm edildi.
Ankara hükümetinin bastırmasıyla kurtarıldı ve Kurtuluş Savaşı’nda Fransızlara karşı kahramanlık menkıbesini sürdürdü.
Bütün bunların sorumlusu Şerif Hüseyin ise isyanının ve İngilizlerle işbirliğinin mükâfatını istediği gibi alamadı.
Arabistan Krallığı’nı İngilizler Suudi ailesine verdiler.
Şerif Hüseyin’e ise küçük bir coğrafyada kurulan Ürdün Krallığı’nı verdiler.
.........................
Şimdi Vahabiler gene tarihin tekerrürünü oynuyorlar.
Bu kez arkalarını İngilizlere değil, ABD’ye dayamış bulunmaktalar.
ABD’nin Kudüs hamlesine karşı İslam dünyasında Türkiye’nin aldığı inisiyatifi böyle “zırvalarla” zehirleme çabasındalar.