Meclis’in açılış oturumlarını en yaşlı milletvekili açar.
Bu kez de Deniz Baykal gene başkanlık koltuğunda olacak.
Baykal’ın bu önemli görevi yerine getirecek kadar sağlığına kavuşmuş olması ne güzel.
Kısa bir süre Meclis’i yönettikten sonra yerini başkan vekiline bırakacak.
Yaşamının büyük bölümünü siyasette geçirmiş, doruklarda yer almış bir politikacının kariyerinde değerli bir kilometre taşı daha.
Geçirdiği rahatsızlık çok ciddiydi.
O günlerde, gene aynı “beyne pıhtı gitmesi” zorlu sürecini yaşamış ve atlatmış olan gazeteci Serdar Turgut’la dertleşmiştik.
“Deniz Bey bunu atlatacaktır, merak etmeyin” demişti.
Kendini örnek göstermişti.
İçimde de böyle bir his vardı.
“Meclis’e başkanlık yapma kararı” kızı tarafından açıklanınca “Tamamdır, atlatıyor şükür” diye konuştu iç sesim.
.........................
Öte yandan, Deniz Baykal’ın “Meclis’te en yaşlı milletvekili” olmasını ise kabullenmekte zorlanıyorum.
Ben AKİS dergisinde çaylak muhabir ve Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisiydim.
Deniz Baykal da Hukuk’u bitirmişti, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde asistandı. AKİS’te dış politika yazıyordu.
Abi kardeşten çok arkadaştık.
Ankara’nın BabUlus Rüzgarlı Sokak’taki AKİS binasından Kızılay’a kadar kilometrelerce yürürdük.
Ne keyifli zamanlardı.
Deniz Baykal yeni evliydi.
Evde tercümeler yapardı. “Çocuğun mama parası” derdi.
Boylu poslu, neşeli, pozitif ışığı olan, modern bir genç adamdı.
Düşünün...
Daha o yıllarda Antalya’da liseden başlayan ve SBF boyunca da süren flörtü Olcay Hanım’la fakülteler bitince otobüse atlayıp Akçakoca’ya gitmişler.
Ve orada nikâh kıydırmışlardı.
Sonra da ellerinde mayoları, Akçakoca sahiline yürüyüp, denize girmişlerdi.
Romantik değil mi?
..........................
Dostluğumuz hep devam etti.
Deniz Baykal, ortanın solu hareketinin lideri Bülent Ecevit’in kurmayları arasında en genciydi. Onlara “Mülkiye Cuntası” adını takmışlardı.
Deniz henüz yedek subay olarak hizmet yaparken, Ecevit’in bu dar kadrolu toplantılarına katılır, siyaset bilimi katkılarında bulunurdu.
“Siyasi katılımlar” adlı çalışması belki de bir ilkti.
Deniz Baykal hiç yaşlanmayanlardandır.
Sadece “yaş alanlardan.”
Saatlerce yüzerdi.
Her sabah erkenden uzun yürüyüşler yapardı.
Belki 20’li yaşlarından tanımam ve de “yaşlanmayan, ama yaş alanlardan” olması nedenleriyle Meclis’in “en yaşlı milletvekili” olması bendeki imajıyla bir türlü örtüşemiyor.
Ama...
Bir de hayatın takvim yaprakları var.
Gene de “onun Meclis’i yönetmek üzere başkanlık koltuğuna oturması” sağlığı için hayallerin gerçeğe dönüşmesidir.
Yürekten alkışlayacağım.
