YSK kararını beklerken bir “ufuk turu...”
Rusya’dan alınan S-400 füze savunma sistemi ciddiyetini daha da hissettirmekte olan bir “Türkiye-ABD sorunu...”
Konuyu çok karışık hale getirmeden teknik birkaç satırla açmaya çalışayım.
ABD’nin füze savunma sistemi “Patriotlar” NATO’nun “interconnect” ağının son halkası.
Türkiye’deki NATO radarlarından Avrupa’daki NATO radarlarına kadar hepsi “dost” ve “düşman” uçakları ve füzeleri için programlanmış bir “algı” ağı.
“Düşman” bilgisi geldiğinde, çeşitli topraklarda konuşlanmış Patriot sistemlerinin ateşlenme öncesi NATO’nun karar verici kumanda merkezleri haberdar oluyor.
Patriotların ateşlenmesi son aşama.
Yani...
Patriotların kullanılması bütünüyle bir NATO haber alma ve karar ağının içinde yer alıyor.
Oysa...
Rusya üretimi S-400’ler böyle bir ortak ağın unsuru değil.
“Radarı” S-400’lerin kendi içinde.
Uzun mesafeli algıya sahip bu radar sistemin kendi içinde ve bağımsız.
Bu özelliğiyle bir NATO ülkesi olan Türkiye’de konuşlanması halinde NATO sistemi dışında ayrı bir güç oluşturuyor.
Ve...
Konu böylece bir “Türkiye-ABD meselesi” olmaktan taşarak “Türkiye’nin NATO üyeliği tartışması” gibi daha büyük çaplı bir genişlik kazanıyor.
...................
Yunanistan’ın da Rus füze savunma sistemi almış bulunduğu savına gelince.
Yunanistan’ın Rusya’dan aldığı sistem daha eski ve az gelişmiş “S-200’ler.”
Buna rağmen konuşlandırılmış değil.
Girit Adası’ndaki bir askeri depoda kendi haline terk edilmiş duruyor.
ABD ve lokomotifi olduğu NATO konuya böyle bakıyor.
F-35 savaş jetlerinin verilmemesi de işte bu NATO dışı S-400’lerin potansiyel sakıncalarıyla ilişkilendirilmekte.
Türkiye öyle bir formül oluşturmalı ki yukarıda ana hatlarıyla yazdığım ABD ve NATO çekinceleri cevaplanabilsin.
Türkiye bir yandan ABD’ye karşı S-400 füze korunma sistemini elinde bir “seçenek” ve “joker” kartı olarak tutabilsin, öte yandan da ABD ve NATO çekincelerini gerekçesiz hale getirebilsin.
Bunun için de ABD’ye “Gelin birlikte ortak komisyon oluşturalım, S-400’lerin NATO sistemi için tehdit ve tehlike oluşturmayacağı önlemleri birlikte üretelim” teklifinde bulundu.
....................
Bu...
Türkiye’nin NATO üyesi olarak sorumluluğunun bilinciyle sunduğu iyi niyet yaklaşımı.
Fakat...
Bu maya tutmayabilir.
Ya ABD karşı tavrını sürdürmenin yanı sıra Türkiye’nin de üretiminde ortak olduğu F-35 uçaklarını vermeyi askıya alınsa!..
Rusya, dünyada ABD silah sanayisiyle rekabet edebilen tek ülke.
Örneğin...
ABD’nin F-35’leri ile boy ölçebilecek SU-57 savaş jetleri bir seçenektir.
Rusya -gelen bilgilere göre- Türkiye’ye “SU-57’ler dahil ileri teknoloji ürünü bütün silahlarını verebileceğini” -en hafifletilmiş söylemle- “hissettirmiş.”
Türkiye bunları “dolar ödeyerek” alamaz.
Bütün uluslararası dolarla ödemeler ABD kontrolünde.
Ancak...
Rusya -gene duyumlara göre- Türkiye’ye silah satışlarını “mal karşılığı verebileceğini” -gene hafifletilmiş söylemle- “hissettirmiş.”
Türkiye Rusya’ya ihtiyacı olan ürünleri ihraç edecek, karşılığında SU-57’ler ve diğer ileri teknoloji silahları alabilecek.
Hatta...
“Ortak imalat da yapılabilecek.”
......................
Bunlar Türkiye’nin elindeki “güçlü kartlar.”
Ama...
Böyle bir “makas değişimi” ile Rusya raylarına sapmanın NATO’dan kopmak ya da en azından “uzaklaşmak” güzergâhı demek olduğu da bir gerçek.
Ardından...
Gelebilecek “ekonomik yaptırımlar” riski de bir başka yazıya.