Çetin Altan’dan alıntı yapayım.
Bir avuç “aydınlık” daha...
Enis Berberoğlu’nun tahliyesi -gecikmiş olsa bile- elbette olumlu.
Milletvekili seçildiği için yeniden “dokunulmazlık” kazanmıştı.
Yasama görevini sürdürmesi gerekiyor.
......................
Ancak hakkındaki 5 yıl 4 aylık cezanın Yargıtay’da onanmış olması “sadece bir avuç aydınlık” gibi bir ikircikli söylemin nedenidir.
Çünkü 5 yıldan daha ağır onanmış cezalar, milletvekili dokunulmazlığını düşürüyor.
Bu karar Meclis’te okunursa, Enis Berberoğlu’nun yeniden seçilerek kazandığı “dokunulmazlık” kalkabilir.
Ama TBMM Başkanı Binali Yıldırım bunu yaptırmayabilir. Daha önce böyle örnekler yaşandı...
Yıldırım’ın, tahliyesinden sonra Enis Berberoğlu’nu telefonla aramış olması, bu umudu vermekte.
Öte yandan, Enis’in avukatları “onanan cezanın bozulması” amacıyla Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’nun toplanması için başvuruyorlar.
Bu da bir umut...
......................
Enis’in, Hürriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni olduğu yıllarda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetindeydik.
Laflıyorduk.
Sıkıntılıydı.
“Genel yayın yönetmenliği sizin zamanınızdaki gibi değil Güneri Abi.
Artık zevki kalmadı.”
Cevabım “Sen de biz eski genel yayın yönetmenleri gibi sadece yazarlık yaparsın” olmuştu.
Enis, başını iki yana sallamış, “Yok, ayrılırsam gazeteciliği tamamen bırakırım” demişti.
Öyle de yaptı.
CHP saflarında politikaya geçti.
Hızla yükseldi.
Böyle “hapishaneler, mahkûmi-yetler” herhalde aklının köşesinden bile geçmiyordu.
.....................
Enis Berberoğlu dışarıda...
Ama içeride kalan bir Nazlı Ilıcak var.
74 yaşında bir anneanne...
Mahkemede ağlamış.
“Aldatıldım” demiş.
“Babasının askeri darbe sonucu hapse atıldığını” anlatmış. “Ben asla darbeci olamam” diye eklemiş.
Samimi olduğuna inanıyorum.
Nazlı, eşimin sınıf arkadaşıdır.
1960 darbesi sonrasında okuduğu Fransız okulundan “uzaklaştırma” cezası aldığını duymuştum.
Sebebi neymiş?
“Subay tarafından verildiği için askerlik dersine girmeyi reddetmek.”
Böyle bir travması olan, 12 Mart 1971 muhtırasına, 12 Eylül 1980 askeri darbesine kesin tavır koyan, bu tepki yazıları nedeniyle sık sık sıkıyönetim tarafından gazetesi kapanan Nazlı Ilıcak, 15 Temmuz asker darbesinin içinde olabilir mi?
Nazlı’yla aynı gazetede de çalıştım yıllarca...
Siyasi fikirlerimiz -genellikle- farklı olmuştur.
Ama “darbe karşıtlığı”nda hep aynı çizgide buluşmuşuzdur.
Nazlı için “Asker karşıtıdır” iddialarına katılmam.
Damardan milliyetçidir. TSK’yı içtenlikle sever, onların zaferleriyle gurur duyar.
Sadece “askeri darbecilere” karşıdır.
Sonuç...
Yargıya elbette saygılıyım ama 74 yaşında bir anneanne 2 yıldır hapiste.
Üzülüyorum.
Son umudu...
Anayasa Mahkemesi... Ne zaman kararını verecek?
AB ile ilişkiler yeniden ılımlı iklime girerken “simge isimlerin tahliyesi” konuşulmaktaydı.
Enis Berberoğlu gibi Nazlı Ilıcak da o simge isimlerden biri değil mi?