Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şehitlerimize ve Aybüke öğretmene içimiz yanıyor, mekânları cennet olsun.
........................
Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “ABD ve başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere çoğu Arap devletlerinin Katar’ı suçlamaları” karşısında şöyle özetleyeceğim bir açıklama yaptı:
“Katar, terör örgütlerine yardım ediyor iddiası doğru değildir.
Ama...
Hem bu iddiada bulunmak hem de YPG’yi ağır silahlarla donatmak çelişkidir.
YPG dediğin zaten PKK’nın yavrusu.”
........................
Omurgasını PKK-YPG’nin oluşturduğu SDG’yi (Suriye Demokratik Güçleri) ağır silahlarla donatanlar, bu silahların PKK tarafından Türkiye’ye karşı kullanılacağını bilmiyor olamazlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gerçeği de vurguladıktan sonra soruyor:
“ABD ve Türkiye NATO üyesi, stratejik müttefik... Rakka’ya harekâtı da bu ikisinin yapması gerekmez miydi?”
Söyledikleri yadsınamaz.
Ancak...
Büyük devletlerle ilişkilerde yazılı olmayan “kuvvetlinin hukuku” kadim kuraldır.
ABD bu kartını göstermekte.
........................
Türkiye tarafı her vesileyle “PKK’nın dolaylı silahlandırıldığı” görüşünü masaya koyuyor.
ABD tarafı çoğu kez “sadece dinliyor.”
Bazen de “haklı bulduğunu” söylüyor, bazı “güvenceler” veriyor. Ama bunlar da “buğulu cama parmakla yazılmışçasına uçucu güvenceler...”
Maalesef böyle.
........................
Dışişleri Bakanı merhum İhsan Sabri Çağlayangil Türkiye dış politikası için “meseleleri, mesele yapmadan kaçınmak” formülünü seslendirirdi.
“Ülkelerin bulundukları coğrafya kaderleridir.”
Ortadoğu da o kadar çok ve karmaşık ki meseleler mitoz bölünmelerle sürekli çoğalan ve coğrafyayı saran kanserli hücreler gibidir.
Türkiye yeni meseleleri kendisi için mesele haline getirmekten kaçınmalıdır.
“İlgisiz kalmalıdır” değil.
Tam tersine, problemlerde -kendini problemin bir parçası- haline getirmeden, çözümlerde “aktif uzlaştırıcı” olmalıdır.
“Taraf haline gelinmedikçe”, tarafsız, uzlaştırıcı kimlik kartı daha etkili olur.
Bunlar Atatürk’ten bu yana Türkiye’nin geleneksel dış politika kodlarıdır.
........................
Katar için dünya medyasından, Washington nabzını tutanlardan sızıntılar bu açıdan dikkate alınmalıdır.
Örneğin...
Bugünkü Katar Emiri’ne dayatmalar yapılıyor.
Ya kabul edecek, ya da...
Sızıntılara göre Katar tahtında bir değişiklik olacak.
Bu olasılıklarda Türkiye ansızın kendini mevcut emirle birlikte çizilen rotada tek başına bulma riskiyle karşı karşıya.
Deneyimli diplomat Şükrü Elekdağ birkaç adım daha ilerideki olasılığa işaret ederek, “Suudi Arabistan Katar’ı işgal edebilir” dedi.
Böyle bir durumda Türkiye’nin Katar’daki askeri üssü caydırıcı olacak mı?
Türkiye, Suudi Arabistan’a karşı çıkar mı?
Bu sorulara “evet” cevabını en keskin “Katar” yanlılarından bile alamadım.
Katar’ın abluka altına alınması, gıda ve ilaç tedarikinde bile sıkıntıya girmesi “insani nedenlerle” de kabul edilemez.
Ama...
Türkiye’nin İstiklal Savaşı’ndan bu yana deneyimlerle çizilmiş geleneksel dış politika yörüngesinde kalmasında İsmet İnönü’nün söylemiyle “sayılamayacak kadar fayda var.”