Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolos-luğu’nda katli dehşet verici bir cinayet...
Ama...
Ayrıca acı acı gülümseten “kara mizah.”
.......................
Şöyle ki:
-WC
CNN çok ilginç görüntüler yayınladı.
Cemal Kaşıkçı başkonsoloslukta boğulduktan ve belki de- doğrandıktan sonra elbiseleri, Suudi Arabistan’dan gelen “infaz” ekibinden birine giydirilmiş.
Adam -sanki- Cemal Kaşıkçı’ymış gibi başkonsolosluktan çıkmış, güya “yaşıyormuş” delili oluşturulmak istenmiş.
Adamın adı El Madani...
Sultanahmet’e gitmiş, oradaki genel tuvalete girmiş. Girerken görüntüsü var.
Orada, üzerindeki “Cemal Kaşıkçı’nın elbiselerini çıkartıp bırakmış. Türkiye’ye girişte üzerinde olan mavi gömlekle tuvaletten çıkış yapmış.”
Organize bir cinayet...
İnfaz timi ve delilleri yok etmek üzere başında Suudi Arabistan Adli Tıp Başkanı da olan “temizlikçi tim” gönderilen “mükemmel cinayet...”
Ama...
Kıyafet değiştirmek için Kaşıkçı’nın dublörünün Sultanahmet’te umumi tuvalete gitmesi(!!) kara mizah değil de nedir?
En azından bir araçta üstündekileri çıkarıp, bir çöp bidonuna atamaz mıydı?
Zaten CNN’in yayınladığı görüntülerde Kaşıkçı’nın dublörü de yanında korumasıyla çıktıktan sonra aralarında gülüşüyorlar.
Yani...
“Kuşku, endişe, üzüntü” yok.
Aslında yaptıkları rezilliğin bilincinde değiller.
Herhalde bu tür cinayetler işlemeye alışkınlar.
.....................
- Bir başka “kara mizah” daha...
Veliaht Prens MbS (Muhammed bin Selman) bu iğrenç cinayeti işleyenlerin tamamı kendi adamları olması nedeniyle “baş şüpheli” konumunda olmasına karşın, Kaşıkçı’nın ailesini arayarak onlara “başsağlığı” dilemiş.
Üzüntülerini bildirmiş.
Gerçi henüz “karinelerden” söz edebiliyoruz ve “infaz emrini” MbS’nin verdiğine dair kesin kanıt açıklanmış değil ama bütün kuşkuların onda kesiştiği dikkate alınırsa...
Duruma “timsahın gözyaşları” denebilir.
Timsah avını yuttuktan sonra gözlerinden yaşlar akar...
Görenler de timsahın avı için üzüldüğü ve ağladığını düşünürler.
Oysa işin aslı... Timsah “XXL” avını hazmetmekte zorlanmaktadır ve çektiği acı nedeniyle gözleri yaşarır.
O nedenle sahte üzüntü beyanları için “timsah gözyaşları” söylemi yaygındır.
- Cemal Kaşıkçı’nın başkonsolosun odasında “infaz timi” tarafından “boğularak öldürüldüğü, temizlikçi timin başkanı tarafından müzik yaptırıldığı ve gene bu başkan tarafından cesedinin parçalandığı” yalanlanmayan bir istihbarat.
Odasında cinayetin işlenmesine şahit olan başkonsolos, Suudi Arabistan’a gitti. Ardından başkonsolos yardımcısı da...
Olayı onlardan daha iyi anlatacak, gerçeği ortaya koyacak başka kim olabilir?
Ama...
Suudi Arabistan resmi açıklama yaparak “Başkonsolosun odasında Kaşıkçı’nın boğulduğunu” kabul ediyor da “cesedin ne yapıldığını, nerede olduğunu” gri bölgede tutuyor.
“Mardinli bir işbirlikçiye verildiğini” belirtmekle yetiniyor.
Kim bu Mardinli işbirlikçi?
Bunu bilecek kişiler “Suudi Arabistan Başkonsolosu ve Yardımcısı’dır.” Sanki o ikisiyle hiç konuşulmamış, başkonsolos ve yardımcısı Riyad’da değilmiş gibi bir “herkesi enayi yerine koyan” bir tavır(!!)
.......................
Kendini başkalarından zeki sanmak “kendini mizah konusu yapmaktır.”
Hani bir söylemimiz vardır:
“Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?”