Afrin’den sonra Kandil...
PKK’nın 10 yıllardır karargâhı olan Kandil Dağı’ndaki üssü için İçişleri Bakanı Soylu açıklama yaptı:
“Artık zamanlama konusu...”
Yani...
İstediğimiz zaman Kandil’i ele geçireceğiz.
....................
“Zamanlama?”
Ne olabilir?
Siyaset aklı “24 Haziran’a çok yakın günler” diyor.
30 binden fazla canımızı alan PKK’nın onlarca yıldır girilemeyen, ele geçirilemeyen “Kandil efsanesi (!!!)” yok edilirse, bunun sandıklara oy olarak yansıması elbette olur.
Yakın demokrasi tarihimizde yaşanmış örnekleri var.
Bülent Ecevit bu konuda ballıdır.
19 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Bülent Ecevit başbakandı.
Sonraki ilk seçimde çok partili süreçte CHP’nin aldığı en yüksek oy sandıktan çıktı; “yüzde 42...”
Tek başına iktidara çok yaklaşmıştı.
Aradan yıllar aktı...
Yıl 1998...
Ecevit, koalisyon hükümetinin başbakanı...
Bu kez ABD tarafından Abdullah Öcalan paketlendi ve Afrika’da bir özel jette bekleyen MİT mensuplarına teslim edildi.
Seçimlerde Ecevit’in DSP’si en yüksek oyu aldı.
.....................
Kandil’in ele geçirilmesi, Kıbrıs Barış Harekâtı ve Apo’nun yakalanarak İmralı Adası’na konulması kadar müthiş oy fırtınaları estirir mi?
En azından güçlü bir rüzgâr üreteceği açık.
Erdoğan’ın ve AK Parti’nin zaten ihtiyacı öyle büyük oy oranları depremi değil.
5-6 puan yeterli.
Oysa...
Özellikle Apo’nun paketlenip teslim edildiği yıl DSP’nin durumu hiç de parlak değildi.
Belki ilk seçimde barajın altında bile kalabilirdi.
O nedenle, Apo’nun oy fırtınası DSP’yi tek başına iktidara taşıyacak kadar yelkenleri dolduramadı ama gene de sandıklardan birinci parti olarak çıkardı.
.....................
Kandil’in bir özelliğine işaret etmekte fayda var.
Kandil, Türkiye sınırına en uzak noktada olduğu ve TSK’nın kara harekâtıyla ulaşmasının mümkün görülmediği için PKK karargâhı seçilmişti.
Kandil Dağı’nın bir yüzü Irak topraklarında, diğer yüzü ise İran’da...
Türkiye Kuzey Irak’ta harekât yaparak Kandil eteklerine kadar geldi.
Dağın Irak yüzünü sardı.
Kandil’e kadar olan PKK üslerini de tek tek ele geçirdi.
Kandil’den Türkiye’ye geçilebilecek yolları tuttu.
Bölgeyi kontrol altına aldı.
.....................
Fakat...
Kandil’deki karargâhın ele geçmesi halinde, oradaki kıdemliler, yöneticiler (!!!) İran’a geçip bir süre orada kalarak, diğer karargâh Sincar’a gidebilirler.
Bunu önlemek için “Türkiye’nin Tahran yönetimiyle dirsek temasında olduğu” yolunda duyumlar var.
Ancak...
İran’a ne kadar güvenilebilir?
PKK’ya on yıllar boyu İran da “örtülü destek” vermiyor mu?
“PKK kartını gereğinde kullanmak için elinde tutmuyor mu?”
.....................
Ancak...
İran faktörü ihmal edilse bile, en kötü ihtimalle Kandil’in Irak yüzünün, eteklerinin, PKK’nın Türkiye’ye geçiş yollarının kontrol altına alınması önemlidir.
Türkiye’nin terörle mücadeleyi “sınırların ötesinde” başlatması yeni “savunma konseptinin” başarılı kanıtı olur.
Türkiye Fırat’ın batısında da bu konsepti “Fırat Kalkanı “ ve “Zeytin Dalı” harekâtlarıyla uyguladı.
Menbiç’in eli kulağında.
Seçimler gelir geçer, kalıcı olması gereken Türkiye’nin bütünlüğü ve güvenliğidir.