S-400 hava savunma sisteminin fiilen Türkiye’ye intikali başladı.
Ve...
Bununla birlikte, Türkiye’ye dönük tehditler tırmanışta.
ABD’nin tehditleri önce “laftaydı.”
Sonra...
Meclis kararına/yasaya dönüştü.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo dün “Yasaların gereğini yerine getirmek zorundayız” dedi.
Yani...
“Yaptırımları” hayata geçirmek.
Bir bakıma ABD Başkanı Trump’ın bu “yaptırım öngören yasayı uygulaması gerektiği” mesajını vermiş oluyor.
Ankara’nın beklentisi ise “yaptırımların olacağı, fakat en hafiflerinin seçileceği” yolunda.
Bunu “Ankara’nın iyimserliği” diye görenler varsa da “kapı arkası diplomasi” olması ihtimali de dikkate alınmalı.
Türkiye’ye satır aralarında böyle hafifletici algılar verilmiş olabilir.
NATO’yu kullanarak da masaya yeni kartlar atmayı, dolaylı baskıyı deneyebilirler.
Göreceğiz...
.....................
Bununla beraber, ABD-Türkiye arasındaki sorunlar sadece S-400’lerle sınırlı değil.
PYD/PKK’nın Fırat’ın doğusundaki coğrafyaya mıhlanması... Buraya bazı NATO ülkeleri askerlerinin yerleştirilerek koruma şemsiyesi açılması...
Güney Kıbrıs’a “silah ambargosunun kaldırılması sürecinin” de altını çizin. (Bu yasa Temsilciler Meclisi’nden geçti. Senato’dan geçmiş değil. Başkan Trump’ın da zaten bu durumda onaylamış olması mümkün değil.)
Güney Kıbrıs’ın ileri teknoloji silahlarla donatılması...
Güney Kıbrıs’ta Fransa’nın da deniz üssü kurmak üzere anlaşması.
Doğu Akdeniz’deki enerji yataklarının başta ABD olmak üzere bazı Batılı ülkelerin donanmalarıyla güvenceye alınması...
Bütün bunlara Türkiye’nin 1 milyar 200 milyon dolar satın alma bedeli ödediği, üretim ortağı olduğu F-35’lerin verilmemesi krizini de ekleyin.
Ve de...
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Ürdün eksenli İsrail destekli Ortadoğu NATO’su diye anılan ABD himayesindeki çok uluslu silahlı güç projesinin hayata geçirilmesi sürecini düşünün.
Türkiye tüm bunların şimdilik “dışında...”
Yakında “karşısında” konuma geçirilebilir.
....................
AB’nin yeni yaptırımları açıklandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bunları “dikkate ve ciddiye alınmaması gereken, Güney Kıbrıs için yapılan kıytırık destek gösterisi” diye yorumladı.
Dileriz öyle olsun.
Gene de “cehenneme giden yolların iyi niyet taşlarıyla döşendiği” söylemini kulağımızda tutalım.