İYİ Parti Mersin Belediye başkan adayının adını İYİ Parti Mersin İl Başkanı seçim kuruluna bildirmemiş.
Zaman dolduğu için artık İYİ Parti’nin Mersin Belediye Başkan adayı yok.
Olacak şey mi?
Daha da garibi, İYİ Parti Mersin İl Başkanı bu ismin aday olmasına karşıymış.
“Belki de bu nedenle bildirimi zamanında yapmamış olabileceği” konuşulmakta.
Oysa...
Seçim kuruluna aday bildirimini Parti İl Başkanı’nın yapması zorunluluk değil.
Partiden bir başkasını da görevlendirmek yasal olarak mümkünmüş.
İYİ Parti Genel Başkanı “İçimizden oyun kurdular” diyor.
Bu da ayrı bir enteresan iddia.
Ve de...
“Bunlar daha seçim kuruluna zamanında başkan adayı bildirmeyi bile beceremiyorlar, nerede kaldı ki başkanları şehri yönetebilsin” polemiğine kapıları sonuna kadar açmış olmuyorlar mı?
Nereden baksanız, yeni kurulmuş bir parti için “talihsiz” durum.
Neyse ki...
“Mersin’de CHP’nin başkan adayı olduğu için, Millet İttifakı gereği İYİ Parti’nin -olası- oyları CHP’ye gidebilir” gibi bir “teselli ikramiyesi” şansı var.
.....................
Türkiye Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte “iki partili” değil ama “iki bloklu” olarak sandığa gitmek geleneğine geçti.
Bir yanda, AK Parti ve MHP ekseninde BBP’nin (Büyük Birlik Partisi) de katıldığı blok.
Diğer yanda, CHP ve İYİ Parti eksenine bazı yerlerde dışarıdan destek veren HDP ve SP...
Birinci blok “sağ” seçmen tabanı üzerinde bina edilmiş partilerden oluşuyor.
“Türk - İslam” felsefesi olarak merhum Alparslan Türkeş’in tasarımı iki partili versiyonla gerçekleşmekte.
“Mono blok” denebilir.
Bu mono blok içine “muhafazakâr kesim Kürt oylarını” da ekleyin.
İkinci blokun ise daha “heterojen...”
Sağ, orta sağ “Türk-İslam” sentezi iki parti ile Türkiye’deki bütün “etnisite, din ve mezhepleri” kucaklayan Atatürk’ün kurduğu CHP...
Bunlara dışarıdan “geçici” ve “nokta coğrafyalarda” kaynak yapan HDP...
Daha önceki seçim sonuçları ve kamuoyu araştırmaları iki blok arasında büyük fark olmadığını göstermekte.
........................
Bloklaşma ilk ve yüzeysel bakışta “olumlu” değil.
Ancak...
Blokların yapı analizlerine inildiğinde köşelerin törpülendiği, farklılıklar arasında geçirgenliklerin olduğu gözlemlerine ulaşıyoruz.
Bu ise “olumsuz ön yargıyı” yumuşatmakta.
Örneğin...
Birinci blokun hakim rengi “Türk ve İslam” olarak görünmekle birlikte, sayısı büyük “muhafazakâr Kürt oylarını” da kapsaması “fay kırığı” kaygılarını doğrulamıyor.
Öte yandan...
İkinci blok da hem muhafazakâr (SP) oylarla beslenmekte, hem milliyetçi (İYİ Parti) oylarla...
Muhafazakâr olmayan Kürt kesiminin oyları da eklenmekte.
Bunların ortasında Atatürk’ün CHP’yi kurarken amaçladığı “bütün etnisiteleri, bütün farklılıkları kucaklamayı amaçlayan” CHP ise “eksen” konumunda.
Böyle geçirgenliği ve farklı unsurları içeren iki blok halinde seçimlere gidilebilmesi demokratik olgunlaşma evrimini de işaretlemekte.
Burada...
HDP’nin yönetim kademesindeki yanlışlara işaret etmekte ve onlar ile milyonlarca Kürt seçmenini ayrı değerlendirdiğimi belirtmekte fayda görüyorum.