Askeri harekât öncesi “diplomatik saha temizliğinin” iyi yapıldığı yeni gelişmelerle de ortaya çıkmakta.
NATO Genel Sekreter Yardımcısı Rose Gottemoeller “NATO üyesi Türkiye’nin sınırındaki güvenlik kaygılarını paylaşıyoruz” diye özetlenebilecek bir açıklama yaptı.
Fransa’nın konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne götürüş gerekçesinin “sivillerin, ortaya çıkabilecek sağlık, gıda gibi sorunları” olduğu da anlaşıldı.
Güvenlik Konseyi’nden Türkiye’ye dönük bir “olumsuz” çağrı çıkmadı.
Ve...
En çarpıcı açıklama ABD’den geldi:
“YPG Afrin’deki güçlerine yardıma giderse korumayız, yalnız kalırlar...”
Buna...
“ABD Başkanı Trump’ın uzunca bir süreden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayacağı” bilgisini de ekleyiniz.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Trump’ın döneceğini söylediği halde bunu yapmadığını, kendisinin de kesinlikle aramayacağı” söylemi fonunda, bu bilgi bildirimi daha da anlam kazanıyor.
Sonuç...
Türkiye “diplomasi satrancında” güçlü hamlelerle taşları toparlıyor.
Her ne kadar son yıllarda farklı köklerden aşılar yapılmışsa da Türkiye Dışişleri hâlâ dünyanın en iyi diplomasi geleneğine ve değerli insan zenginliğine sahip.
......................
Buna karşılık...
Dış politika ve özellikle ABD ile ilişkiler “günlük güneşlik” ve “dikensiz gül bahçesi” değil.
Şu satırlar yazılırken Trump - Erdoğan telefon görüşmesine odaklanmış bulunuyor dikkatler.
Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Başkan Trump’ın ‘YPG’ye desteğimizi kesmeyeceğiz’ demesi halinde, biz göbeğimizi kendimiz keseriz” söylemi “ön almak” diye de okunabilir.
Yani...
Telefon görüşmesi öncesi Beyaz Saray’a bir mesaj bu.
Fırat’ın batısında ve Menbiç’ten başlayarak Irak’a kadar uzanan PYD / YPG koridorunda ABD üsleri, havaalanları, askeri, eğitmenleri varken, bu “Göbeğimizi kendimiz keseriz” başlığının altı henüz doldurulmuş değil.
.........................
Türkiye’nin bir süredir, “Osmanlı’nın son yüzyılından başlayarak bugüne kadar sürdürdüğü dış politika kartı” yeniden elinde.
Osmanlı Avrupa’nın bir “büyük devletine” karşı, diğer “büyük devlet” ya da “büyük devletlerin” desteğiyle “denge” politikası uygulamıştır.
Rusya’ya karşı İngiltere ile birlikte Kırım Savaşı “başarılı” örneklerden biridir.
Başarılı olmayanı ise Birinci Dünya Savaşı’nda İngiltere, Fransa eksenine karşı Almanya’yla birlikte savaşa girmekti.
Cumhuriyet döneminde komünist Sovyetler Birliği’nin Soğuk Savaş baskıları, Türkiye tarafından ABD, İngiltere, Fransa’nın da içinde bulunduğu NATO üyeliğiyle göğüslendi.
Suriye’de ise “hava sahamızın sınırında Rus savaş jetini düşürmemizle birlikte” Ankara’nın Moskova’yla ilişkileri buz kesti.
ABD’ye denge kuracak karttan yoksun kaldık.
Şimdi ise Türkiye bu geleneksel “çift karta” yeniden sahip.
ABD diğer NATO üyelerinin de baskısıyla “Türkiye’yi, PYD, YPG uğruna büsbütün Rusya’ya itmek, Türkiye’yi kaybetmek kaygısı içinde.”
Çift kartı elimizde tuttukça diplomasi satrancında şanslıyız.