Televizyondaki özel programda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu izledim. (*)
İzlenimlerimi yansıtayım...
.......................
İSTANBUL İTTİFAKI:
İmamoğlu “Millet İttifakı” değil “İstanbul İttifakı” söylemini benimsemiş.
“16 milyon İstanbullunun Belediye Başkanı olarak hizmet vereceği” vakıasına dayanıyor.
Olumlu bir yaklaşım.
“Birleştirici” olmayı amaçladığının ifadesi.
Esas olarak resmi ittifak partileri CHP ve İYİ Parti’den oy almakla beraber, HDP’nin yanı sıra AK Parti, SP ve MHP’den de seçmenin kendisi için oy kullandığını düşünüyor.
800 bin oy farkı rakamsal olarak bu iddiasının teknik izahı.
HEPSİ BENİM BAŞKANIM:
“28 ilçe başkanının karşı ittifaktan olduğu” ifadesine “Karşı ne demek? Hepsi benim başkanım. Ben onların Büyükşehir Başkanıyım. İstanbul’a hep birlikte hizmet edeceğiz” mesajıyla cevap verdi.
“Ne beni onlar karşı görmeli, ne ben onları...
Ne de diğer 12 ilçe belediye başkanını ben bizden
diye görürüm” yaklaşımını dile getirdi.
Ayrıca...
İBB Meclisi’nde “çoğunluğun karşı blokta olduğu” söylemini de aynı yaklaşımla yorumladı.
“23 Haziran seçimleri ilçeleri de kapsasaydı bizim için sandıktan çıkan oyların karşılığı 28 ilçeyi de kazanmayı kapsıyordu” gibi bir boy gösterme tavrından kaçındı.
El uzatıyor...
Bu yaklaşıma ayrıştırıcı ve karşıt tavır, kamuoyunda karşılık bulmaz.
İL BAŞKANLARINA ZİYARET:
Sadece belediye düzeyinde değil siyaset boyutunda da İmamoğlu’nun “İstanbul İttifakı” için bir iklim oluşturma adımları atacağı anlaşılıyor.
“Siyasi partilerin bütün İstanbul il başkanlarını ziyaret edeceğini” söyledi.
- TROLLER:
İBB’de çalışanların “iş güvenliği” için de konuştu:
“Hangi siyasi görüşte olursa olsun, işinin ehli olan, dürüst ve tarafsız çalışan herkesle varım.
Sadece bir belirli siyasi görüşün trolü olanlarla yollarımızı ayırırız.”
İmamoğlu “Bir AK Partili işinin ehli ise başkan yardımcısı da olabilir” diye ekledi.
Hem “birleştirici, kucaklayıcı siyaset” gereği, hem de “ehil kadro ihtiyacı nedeniyle” gerçekçi bir
bakış bu.
Türkiye’nin en büyük, “memleket” gibi bir ilini yönetmek için “beyin stoku” çok önemli.
İBB çalışanlarının tam kapasiteyle çalışmayı sürdürmeleri ve hizmette insan kaynaklı aksamaların olmaması için olumlu sinerji yaratmak İmamoğlu’nun önceliği olmalı.
Dışa dönük başarılı hizmet, içerideki harmoniyi sağlamaktan geçer.
BAĞLI ŞİRKETLER:
İBB’ye bağlı çok sayıda şirket var.
Bunların önemli miktarda gelir üretme kapasitesi hayata geçirilmeli.
Ancak...
Ticaret Bakanlığı, “bağlı şirketler yöneticilerinin atanma yetkisinin Belediye Meclisi’ne ait olduğu” yolunda bir yazı yayımladı.
“İktidar tecezzi kabul etmez (iktidar bölünmez)” temel yönetim kuralıyla örtüşmeyen bir durum.
Aynı ilke gereği Türkiye “Başkanlık Sistemi’ne” geçmedi mi?
Mansur Yavaş gerçi bu karara karşı bir hükmü mahkemeden aldı ama bir
üst mahkemede henüz onaylanmış değil.
“Vekâlet” yoluyla takım oluşturmak da bir yol.
Ancak...
Çok da sağlıklı olduğu söylenemez.
AK Parti de iktidara geldiği ilk yıllarda zaman zaman “vekâlet yoluyla görevlendirme” formülüne başvurmak zorunda kalmıştı.
O zamanlar “AK Parti hükümet oldu ama henüz iktidar olamadı” yorumları yapılmıştı.
“Başkan” olmanın “yerel iktidar olmayla örtüşmemesi, takım oyununu ve hizmeti zora sokar.”
.......................
Daha başka notlar da var...
Onları ileriye bırakalım.
Dün akşamüstü Ekrem İmamoğlu mazbatasını aldı.
Kutluyoruz...
Yeni sayfanın İstanbullulara ve Türk siyasetine hayırlı olmasını dileriz.
........................
(*) Habertürk’te Didem Arslan Yılmaz’ın programı.