Dünden itibaren Türkiye’de “Başkanlık Sistemi” başlamış bulunuyor.
Recep Tayyip Erdoğan da “Cumhuriyetin 1. Başkanı’dır.”
Gerçi MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin isteği üzerine “Cumhur-başkanlığı Sistemi” gibi bir ifade kullanılmıştı.
Ama...
Gerçek bunun “Başkanlık Sistemi” olduğuydu.
Kamu hukuku literatüründe -zaten- “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” diye bir tanım ve uygulama yok.
Bununla beraber, “Yeni sistem Türkiye’ye özgü olacak” denilerek inşa edildiği için literatüre girebilirdi.
Gene de -teoride- tartışılacaktı.
Sonuç...
Noktayı gene yeni sistemin “telif sahibi” koydu.
Meclis kürsüsüne eski sistemin Cumhurbaşkanı, yeni sistemin seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak gelip ant içtikten sonra “ismi koydu.”
Gazetecilerin “Size nasıl hitap etmeliyiz? Cumhurbaşkanı mı, Başkan mı?” sorusuna “Başkan diyebilirsiniz” cevabını verdi.
Evet.
“Başkanlık sisteminin 1. Başkanı Recep Tayyip Erdoğan.”
...................
95 yıl sonra artık Türkiye “Başkanlık Sistemi”ne geçiyor.
Siyaset tarihimizde yeni bir cildin ilk sayfasıdır.
Türkiye için hayırlı olmasını diliyorum.
Sistemin teorik irdelemeleri ve uygulamada görülecek analizler sonra...
...................
Dünden gözlemler...
Saat 16.00 sıralarında TBMM’nin -geçici- Başkanı Durmuş Yılmaz milletvekillerine ve balkonlardaki konuklara anons yaptı:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın salona girmek üzere olduğunu, kendisinin ayakta karşılanması, ant içme süresince de ayakta kalınması gerektiğini” söyledi.
Ancak...
CHP ve HDP ne ayakta karşıladı ne de ant içme sürecinde ayakta oldu.
Koltuklarında oturarak izlediler.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu salonda yoktu.
İYİ Partililer ise karşılama dakikalarında ayaktaydılar. Ancak yemin süresince oturdular. Üç parti milletvekilleri de alkışlamadılar.
AK Parti ve MHP ise hem karşılama hem de ant içme süresince ayaktaydılar ve uzun süre alkış tuttular.
...................
“Gelenekler” devletlerin ve demokrasilerin manevi değerleridir.
DNA hafızalarıdır.
“Cumhurbaşkanları, sancak ve cenaze geçerken” oturulmaz.
HDP başkan vekili Ayhan Bilgen bu konuda gerekçelerini şöyle açıkladı:
“1- İç tüzükte ayağa kalkmak diye bir hüküm yok. MHP’li Başkan Durmuş Yılmaz sanki böyle bir hüküm varmış gibi emrivaki yaptı ve kamuoyunu yanılttı.
2- Beştepe’deki davete Meclis’teki diğer partili milletvekilleri davet edildiği halde, HDP dışlandı. Bize doğrudan doğruya suçlamalarda bulunuldu.”
Sanıyorum HDP “kendisine terör örgütüyle iltisak” söylemlerine tepkili ama bunu sistemin ve geleneklerin gereğini getirerek, “siyasi söylemlerle” dile getirmesi doğru olanıdır.
CHP grup başkan vekili Özgür Özel ise şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Burası yasama Meclisi’dir ve bugüne kadar yürütmenin başı karşısında hiç ayağa kalkmadık, kalkmamak gerekiyor, artık tarafsız bir cumhurbaşkanı yok.”
..................
Eğer 81 milyonun devletin zirvesi tarafından ayrımsız kucaklanması isteniyorsa Meclis’te temsil edilen partilerin milletvekilleri de oy aldıkları milyonlarca seçmen adına bunun gereğini simgesel olarak yapmalılar.
Ki...
81 milyonun “muhalefete oy vermiş” bireyleri için de “kucaklayıcı” tavrın takipçisi olsunlar.