Habertürk gazetesinin dün “son sayısı”ydı.
Habertürk yayınını artık “dijital ortamda” sürdürecek.
Ben hâlâ “kâğıda basılı gazetelerde” demir atmış olanlardanım.
Kâğıdı parmaklarımda hissetmeyi, mürekkep kokusunu seviyorum.
....................
Dünyada “kâğıda basılı gazete tutkunları” çok.
İnternet gazeteciliği yaygınlaşırken, New York’ta genç bir Musevi “kâğıda basılı gazete alanında” atılım yaptı.
Her ülkenin en çok satılan ya da en saygın bir gazetesini seçti.
Onlara “Sizin gazetenizi her sabah dünyanın her yerinde okuyucunuza ulaştıracak bir sisteme girme önerisi yapıyorum” diye yazdı.
Sistem şöyle işliyor.
Gazete kendi sayfalarını internet üzerinden New York’a geçiyor.
New York’taki merkez dünyanın her ülkesinde temsilcilikler seçmiş.
Onlara gönderiyor.
Temsilcilikler gazeteyi yerel reklamlar alarak basıyor ve dağıtıyor.
3/4 ebada küçülterek ve çok kaliteli kâğıda basarak yüksek fiyatla satıyor.
New York’taki merkez değil bu hizmeti için para almak, anlaştığı gazetelere bedel ödüyor.
Örneğin...
Hürriyet gazetesinin aynı tarihli nüshasını Avustralya, Yeni Zelanda, Amerika’da bile tiryaki okuyucu parmaklarının ucunda kâğıdı hissederek, burnunda mürekkep kokusuyla okuyabiliyor.
Kâğıdı hissetmek, mürekkebi koklamak ayrı bir tutku.
İnternet gazeteciliği yükselişini sürdürürken, kâğıda basılı gazetenin hâlâ okuyucu tabanı olduğunun önemli bir kanıtıdır bu.
.....................
İnternet gazetelerine özellikle genç kuşaklar ilgi göstermekte.
Çoğu cebinden para verip bir kere bile kâğıda basılı gazete almamış.
Ancak...
Türkiye gibi bu alanda -nispeten- yeni ülkelerde, haberlerin, makalelerin, köşe yazılarının çoğu “kâğıda basılı gazetelerden derlemeler.”
Usta gazeteci arkadaşımız Doğan Akın’ın T24’ü gibi özgün ve başarılı örnekler çok az.
Türkiye’de kâğıda basılı gazeteden “internet gazeteciliğine geçişler” ise hayal kırıklığı.
Radikal’in boşluğunu hâlâ hissediyoruz.
......................
Habertürk’ün “dijital yayında” geleceğinin iyi olmasını yürekten diliyorum.
Habertürk, Fatih Altaylı’nın Genel Yayın Yönetmenliği’yle parlak bir çıkış yaptı.
Kâğıt kalitesi, iyi baskısı, gazeteciliğe odaklanması, yetenekli kadroları, seçkin köşe yazılarıyla, sevdiğimiz spor sayfalarıyla, iddialı magaziniyle yıllardır yayınlarını başarıyla sürdürdü.
Ancak...
“Ekonomik nedenlerle noktayı koyuyor.”
Diğer alanlardaki gelir akışıyla Turgay Ciner belki zararı karşılar ve yayını sürdürebilirdi.
Ama...
Anlaşılan bunu rasyonel bulmamış.
......................
Habertürk’ün bu ikinci kapanışı.
İlkinde kurucusu, merhum, değerli kardeşim Ufuk Güldemir “Artık bu ekonomik yükü taşıyacak gücüm kalmadı” diyerek noktayı koymuştu.
Turgay Ciner, Ufuk’tan Habertürk televizyonuyla birlikte aynı adı taşıyan gazetenin yayın hakkını da almıştı.
O da “Buraya kadar” demek zorunda kaldı.
Her gazetenin kapanışı yüreğinde büyük acıdır.
Orada çalışan yüzlerce meslektaşımız, ilgiyle izlediğim değerli köşe yazarı arkadaşlarımız şu daralan piyasada nasıl iş bulacaklar?
Ailelerine nasıl bakacaklar?
Demokrasilerde gazeteci meslek örgütleri, güçlü sendikalar mensuplarını sahiplenirler.
Çözüm ve olanak üretirler.
Ne yazık ki bu altyapıdan yoksunuz.
Bütün meslektaşlarıma en iyi dileklerimi sunmaktan başka elimden bir şey gelmiyor.
Arkalarında “güzel ve onurlu bir gün batımı” bırakıyorlar.