Türkiye’de gazeteci “konu sıkıntısı” çekmez.
Her gün konu yağar gökten.
Aralarından birini cımbızlamak yerine not defterimden ikisi için sunumlar yapayım.
...................
Fenerbahçe kırmızı çizgiye düştü.
Yani...
Son 3 takım arasına girdi.
Bir Galatasaraylı olarak içtenlikle bu duruma üzüldüğümü altını çizerek belirteyim.
Sadece “Aslan’ın ezeli rakibi olmalı ki ligin tadı sürsün” gibi bir klasik söylem değil.
Ali Koç’un Fenerbahçe Başkanı oluşu bir “yeni nesil” beklentisini üretmişti.
Dürüst, temiz, koltuk tutkusu olmayan, donanımlı, ne tanınmaya ne de sosyal zirvede yer almaya hevesi ve de ihtiyacı olmayan... Sırf çocukluğundan bu yana tutkunu olduğu renklerine hizmet edebilmek, futbolda çıtayı yükseltmek, çok yönlü diyaloğu sağlamak, göz zevkini moral değerlerle harmanlamak, zamanını ve donanımını vermek için başkanlığa soyunmuştu.
Yanlış anlaşılmasın.
“Aziz Yıldırım’da bu özellikler yoktu” diye kesinlikle bir düşüncem, bir imam olamaz.
Aziz Yıldırım da her şeyini Fenerbahçe’ye vermiş, çok büyük katkıları olmuş, çok önemli bir Fenerbahçe başkanıdır.
Benim belirtmek istediğim, Ali Koç’la yeni nesil bir başkan ve yönetim kan değişimiyle, bunun Galatasaray’a ve diğer kulüplere de yansıması umududur.
Ve...
Fenerbahçe’nin Süper Lig’deki bu tehlikeli bölgeye girmiş olmasına rağmen umudumu koruyorum.
Dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de söylediği gibi, “Fenerbahçe büyük takımdır, büyük kulüptür, büyük camiadır.”
Küme düşme ihtimali “sıfırdır.”
Fenerbahçe taraftarının sabırlı olması, Başkan Ali Koç’un ve sahadaki sarı-lacivert formalı 11’in yüreklerinin bütün sıcaklığıyla arkasında durması gerekir.
Ali Koç donanımı, merhum Vehbi Koç’un “kurumsallaşma ilkeleri”, tecrübeleri, ekibiyle birlikte çabalarıyla yeniden yapılanma ve yeniden doğuş için FB’yi güzel günlere taşıyabileceği inancındayım.
Bazen, “tabula raza” dedikleri, masanın üstünü önce temizlemek gerekebilir.
.....................
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül diyaloğu siyaseti dalgalandırdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan -adını vermese de- dünkü sert söylemlerinin hedefine -yarattığı algılamalarla- Abdullah Gül’ü koymuştu.
Daha önce “Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı ortak adayı olarak Abdullah Gül’ü düşündüğü ancak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in buna karşı çıktığı için projenin gerçekleşemediği” hâlâ konuşuluyor, yazılıyor.
Abdullah Gül’den bunu teyit eden ya da reddeden bir açıklama -yanılmıyorsam- olmadı.
Ama gene de “Meral Akşener evet deseydi Gül adaylığı kabul eder miydi?” sorusu cevaplanmış değil.
Yalnız...
Şurası bir gerçek ki “Böyle havada kalmış gizlilik örtüsü kenarından açılmış görüşmeler 11. Cumhurbaşkanı’na artılar sağlamıyor.”
Kılıçdaroğlu da “akim kalan” yani sonuç getirmeyen bu gibi “sağ açılma” denemeleriyle partisi içinde olduğu kadar damardan CHP’li tabanında da tedirginlik, rahatsızlık yaratıyor.
Kılıçdaroğlu’nun CHP kalesi Beşiktaş, Kadıköy, Şişli, Bakırköy, İzmir Karşıyaka, Ankara Çankaya seçmenleri göstergedir.