ABD uzayda yörüngesinden sapmış devasa bir “göktaşı” gibi dünyaya yaklaşıyor.
Daha önceki devasa göktaşları vurduğunda iklimler değişmişti.
Mavi planetimizin her tarafında yanardağlar patlamıştı.
Öyle bir toz bulutu kalkmıştı ki göz gözü görmüyor, güneş ışınları sızamıyordu.
İklim değişmiş, buz devrine dönüşmüştü yerküre.
Dinozorların bu nedenle nesillerinin tükendiği de söylenmekte.
.........................
Bu kez Trump’ın ABD’si vurduğunda neler olacak?
Öyle görünüyor ki...
Dünya o “kıyameti” önceden etkisiz hale getirmeyi ya da en azından etkisini hayli azaltmayı amaçlayan örgütlenmeler oluşturuyor.
AB bir yandan...
Rusya ve onun yörüngesindeki cumhuriyetler, Çin ve İran öte yandan...
Türkiye de her iki blokla dirsek temasında.
.........................
Trump da karşısındaki bu cepheleri göre göre BM kürsüsünden “önce Amerika” diyerek kutuplaşmayı fütursuzca vurgulamakta.
ABD tam olarak “yalnız” sayılmaz.
İsrail, Suudi Arabistan, BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) ve Mısır onun arkasında.
Ve Trump tehditlerini bir saldırı rampasına dönüşen Beyaz Saray’dan füzelerini seri halde art arda ateşliyor.
Örneğin...
Çin ürünlerine karşı koyduğu vergilerin “et kalınlığını da geçip kemiğe dayanmış” olması.
Rusya’dan S-400 füze savunma sistemini aldığı için bu ülkeye yeni yaptırımlar...
Rusya’ya ekonomik yaptırımlar.
İran’la nükleer anlaşmayı feshederek, İran’dan petrol alımı ve ticaret yapan ülkelere ekonomik yaptırım ilanı.
Başta Almanya olmak üzere AB’yi “rakip/hasım” kapsamına alması...
NATO’yu içi boşalmış bir dekoratif malzeme haline getirişi.
BM İnsan Hakları Mahkemesi’nden “anlamını kaybetti” gerekçesiyle ABD’yi çekmesi.
BM’ye ABD yardımını tıraşlaması.
Almanya Şansölyesi, Kanada Başbakanı gibi liderlere yakışıksız davranışları...
........................
Ve...
Kendi coğrafyamıza gelelim.
ABD’nin 70 yıla yakın süredir stratejik ortağı Türkiye’ye karşı, terörist PKK ve onun Suriye uzantısı PYD’yi en ileri teknoloji silahlarla donatarak bir “garnizon devlet” oluşturma çabası.
O topraklarda havaalanı, radar üssü, füze rampaları ve sayısı 20’yi aşkın üsler kurması...
Cumhurbaşkanı Erdoğan haklı olarak BM kürsüsünden sordu:
“Bu silahlar kime karşı kullanılacak?”
Gerçekten...
Tükeniş noktasına gerilemiş DAEŞ mi?
Elbette değil...
ABD orada İran ile İsrail arasında bir tampon Kürt devleti kurmak peşinde.
Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ile güneyden çizdiği güvenli yay ile İsrail’i korumaya alırken, kuzeyde de aynı stratejik işlev için bir Kürt devletini hayata geçirmek planıdır bu.
Türkiye’nin Güneydoğu’sunu karıştırarak sınırlarını genişletmek de planın hemen sonraki bölüm başlığı olabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Fırat’ın doğusunun da Türkiye tarafından güvenli bölgeye dönüştürülmesi” mesajı, artık masaya kartların açıldığını göstermekte.
Bu durumda stratejik ortaklar “Türkiye ve ABD Fırat’ın doğusundaki Suriye’de karşı karşıya mı gelecekler?”
Rusya ve ABD böyle bir, yıllar önce yazılmış “Metal Fırtına” adlı kitabın hayata geçirilmiş sayfalarında yer alırlar mı?