AK Parti karşıtlarının eleştirilerini sıraladıktan sonra noktayı şöyle koymaları bir “el classico...”
“Mesele, doğru dürüst bir muhalefetin olmayışı. CHP güçlü muhalefet yapabilse AK Parti üst üste bu kadar seçim alamazdı.”
.......................
CHP’nin “harika muhalefet yaptığını” kimse iddia edemez.
Ama...
AK Parti’nin 2002 yılından bu yana tek başına 17 yıllık iktidar olmasını sadece “CHP’nin muhalefet kalibresine” indirmek de gerçekçi değildir. Gerçi...
Türkiye siyaset tarihinde iktidarlara “hayatı burnundan getirten” ana muhalefetler olmuştur, bu doğru.
Söz gelişi...
“1950’den 1960’a kadar tek başına DP (Bayar ve Menderes’in Demokrat Partisi)” ve “1965’ten, 12 Mart 1971’de komutanların muhtırasıyla devrilen Süleyman Demirel AP’sinin (Adalet Partisi) tek başına iktidar dönemlerinde” CHP Genel Başkanı İsmet İnönü “kök söktürmüştü.”
Demirel’in özel söyleşilerimizde bana İsmet İnönü muhalefetinden şöyle yakındığını hatırlıyorum:
“İsmet Paşa topçu subayı. Hedefe nişan alır. Art arda 100 defa da olsa ateş eder. Askerlikte hedefi yıkıncaya kadar vuracaksın diye öğrenmiştir. Adamı bezdirir... “
Adnan Menderes döneminde gazeteci değildim.
Ancak...
Menderes’in de İsmet Paşa muhalefetinden “illallah” dediğini yakınlarından dinlemişimdir.
.......................
Fakat...
İsmet Paşa muhalefeti hem Menderes’i, hem Demirel’i çok rahatsız etmişse de bunun oy sandıklarında getirisini sağlayamamıştır.
Bir başka örnek...
MHP’nin devamı olduğu MP’nin başkanı Osman Bölükbaşı muhalefetin kralını yapardı.
Çok usta bir hatipti.
Meydanlara derya deniz halk kitleleri toplardı.
Ne var ki...
O görüntüler seçim sandıklarına hiç yansımazdı.
Yani...
“Kök söktüren” muhalefet tek başına sandık sonuçlarını belirlemiyor.
........................
Peki...
2-3-4 ya da daha fazla dönem tek başına iktidar olan siyasi partiler seçim sandıklarında neden ya da nasıl tökezler?
Bunun cevabı olsa olsa “kendilerine çelme taktıklarında” diye verilebilir belki.
Çelmenin adı da “ekonomidir.”
Gene yakın tarihimizden bunu doğruladığını düşündüğüm örnekler vereyim.
- DP
Bayar ve Menderes’in DP’si 1950’de tek başına iktidar oldu. İlk 4 yılda kişi başına gelirdeki büyüme oranı yüzde 6.9’du.
Yuvarlak hesap yüzde 7.
Müthiş bir olumlu hava estirdi.
1954 seçimlerinde oyları daha da artmıştı.
Fakat...
2’nci iktidar döneminde bu büyüme yüzde 2.2’ye düştü.
DP 1957’de erken seçime giderek paçayı kurtardı.
Ancak...
3’üncü dönemde büyüme iyice büzülmüştü; yüzde 1.3...
Alternatif tarih yazmak risklidir.
Ama...
27 Mayıs 1960 ihtilali olmasa ve Türkiye normal demokratik genel seçimlere gitseydi büyük ihtimalle DP artık tek başına iktidar olarak çıkamayacaktı sandıktan.
- AP
Tek başına iktidar olduğu ilk dönemde kişi başına ortalama gelir yüzde 4.4’tü.
1969 seçimlerinde oylarını yüzde 50’nin üzerine çıkardı.
İkinci döneminde 12 Mart 1971 muhtırasıyla devrildiğinde kişi başına ortalama gelir sadece yüzde 0.9 artmıştı.
Zaten o tarihten sonra AP hiç tek başına iktidar olmadı.
........................
AK Parti’nin ilk döneminde kişi başına gelirde ortalama artış yüzde 5.9’du.
Hem DP’nin hem AP’nin hayli üstünde. Ama...
2’nci, 3’üncü ve 4’üncü dönemlerde bu oran düşüşe geçti. Eğer...
Bu yerel seçimlerde “CHP-İYİ Parti ittifakının bazı belediyeleri AK Parti’den alma ihtimali” konuşulmaktaysa, bunun nedeni “CHP’nin dişli muhalefeti değil, ekonomi mi?”
Muhalefet de “Ekonomi Partisi” mi?
Fakat...
Bu bir genel seçim değil, AK Parti’nin önünde ekonomiyi toparlamak için hiç seçimsiz 5 yıl gibi uzun bir süre ve iyi kullanılırsa iktidarını devam ettirebilecek şansı var.