Siyasette “24 saat bile uzun süredir” söylemi 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e aittir.
Kim bilir kaç kez yaşanan olaylarla doğrulandı.
Dün bu köşede “ibrenin Abdüllatif Şener’in CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığına yöneldiğini” yansıtmıştım.
Bir sonraki gün bu kez “ibre Muharrem İnce’ye” döndü.
O kadar ki...
Daha “favori” gözüken İlhan Kesici bile dün gazetecilere “Sayın İnce CHP’nin adayı olarak açıklanacak. Ben de kendisini tebrik ettim” mesajını verdi.
Ama...
Gene de ihtiyat notu düşmekte fayda var.
Demirel “Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz” demiyor muydu?
Bakalım bugünün güneşi, Kılıçdaroğlu’nun “İşte Cumhurbaşkanı adayımız” diye açıklayacağı hangi ismin üzerine ışıklarını gönderecek.
....................
Muharrem İnce’nin adı fark atarak öne çıkınca yorumlar havada uçuşmaya başladı.
“Seçilemezse, milletvekilliği de gitmiş olacak.
Erdoğan karşısında yenilirse, karizmasının çizilmesi de caba...
Yoksa inceden inceye kumpas mı?”
Ya da...
“Meral Akşener’e yarayabilir...”
Bunlar ve benzeri bazı “olumsuz” yorumlara karşın “damardan CHP’liler” memnun.
İkinci bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası olasılığının kuşkuları, tedirginliği dağılmış.
Gerçek CHP’liler, “kendi içlerinden bir adayın heyecan ve pozitif elektrik üreteceğini” düşünüyor.
Yani...
CHP’nin blok “yüzde 20-25 oyunun sandıklarda fire vermeyeceği” yorumları ağırlıklı.
.....................
CHP’den İYİ Parti’ye “kaymalar olabilir” iddiasına gelince Meral Akşener’i “Trakya, Marmara ve Egeli kadınlardan gönül desteği” araştırmalarda görülmekte.
Ama...
Sadece CHP değil, diğer partilerden de...
Muharrem İnce, bir önceki Cumhurbaşkanı seçiminde Selahattin Demirtaş’ın başka partilerden de oy çekme “deneyimini” tekrarlamaya oynayacaktır.
Kürsü potansiyeli var.
Demirtaş, HDP’li olmayan kadın kesiminin oylarını da çelebilmişti.
.....................
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açık arayla önde görünüyor.
Birinci turda sonucu alma ihtimali yüksek.
İkinci tura kalırsa karşısına -gene bir sürpriz yaşanmazsa- ya İnce ya Akşener çıkar.
İkisi de sert ve keskin üsluplu...
.....................
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son konuşmaları ise “daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük” ekseninde...
Tansiyonu yükseltmiyor.
Seçim sonrasına dönük bir “sosyal barış” ortamı için umut veriyor.
Seçim kampanyası boyunca bu ılımlı üslubu, olumluyu hedefleyen çizgiyi sürdüreceği işaretleri algılanmakta.
Ama...
Diğer partiler ve onların Cumhurbaşkanı adayları “keskin üslupla” gerilimi yukarı çekerlerse ne olur?
Cumhurbaşkanı Erdoğan “daha çok demokrasi, daha fazla özgürlük, daha fazla karşılıklı hoşgörü” çizgisini sürdürür mü?
Bu, Özal’ın stratejisiydi.
Diğer liderleri “kavgacı” ve “negatif” vitrine koyardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerdeki siyaset üslubu olumlu izler bırakmakta.
Bir olasılık budur.
Diğer olasılık ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da üslubunu sertlik vitesine yükseltme ihtimali..
......................
Hele bugün CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı bir kesinlesin...
Sonrasına yazacak çok şey var.