Bob Woodward, ABD başkanlarından Nixon’u “başkanlıktan düşüren” gazetecidir.
“Watergate” skandalını ortaya çıkarmıştı.
Washington Post gazetesi bu olayla dünyanın en saygın ve etkili gazeteleri arasına girmiştir.
Bob Woodward’ın son yazdığı kitabın adı: “Trump Beyaz Saray’da KORKUN”
O kitaptan bazı satırlar şöyle:
.........................
Clinton’ın son toplantılarından biri 7 Ekim’de on binlerce insanın toplandığı Philadelphia’nın Independence Hall adlı binasındaydı. Başkan Obama da oradaydı. Clinton’ın kitabına göre Obama ona sarılmış ve kulağına, “Bunu aldın, çok kıvançlıyım” diye fısıldamıştı.
Seçim günü öğleden sonra saat 5.00 sularında Trump en son sandık çıkış anketlerini aldı. Zalim sonuçlardı gördükleri.
Ohio ve Iowa’da berabere, Pennsylvania’da dokuz, Kuzey Carolina’da yedi puan gerideydi.
“Yapabileceğimiz başka hiçbir şey yoktu” dedi Trump, Bannon’a.
“Neyimiz varsa hepsini sahada bıraktık.”
Seçim gecesinde New York Times’ın internet sitesindeki Clinton’a yüzde 85 kazanma şansı vererek başlayan canlı tahmin telefonlarını izlemek garipti. Fakat gelen telefonlar hızla Trump tarafında kaymaya başladı. Trump için iyi olan bir işaret Kuzey Carolina’ydı. Afrikalı-Amerikalı ve Latino katılım oranı düşüktü. Akşam saat 11.11’de eyaletin Trump’ın olduğu hesaplanmış, 10.36’da Ohio’da, 10.50’de Florida’da, 00.02’de Iowa’da kazanmış olduğu ilan edilmişti.
Başkan Obama, Hillary Clinton’a 2000 yılındaki başkanlık seçimlerinde meydana gelmiş olan gibi bir başka belirsiz seçim sonucunun ülke için kötü olabileceğinden kaygılandığını belirten bir mesaj gönderdi. Eğer kaybedecekse, hemen kabullenmeli ve bunu gönülden yapmalıydı.
AP saat 02.29’da Wisconsin’in Trump’ın olduğunu bildirdi ve onu galip ilan etti.
Kısa süre sonra Hillary Clinton, “Donald, ben Hillary” diyerek kabullenme telefonuna girişti.
Trump, Midtown Manhattan’da bulunan, Trump Tower’ın birkaç blok ötesindeki New York Hilton’da toplanan kalabalığa hitap etmeye gitti.
“Şimdi Amerikalılar için bölünmenin yaralarını sarma zamanı” dedi, bütünüyle iyi yönetim taktik ve stratejileri gibi kitaplardan alınma sözlerle. “Ülkemizin her yurttaşına bütün Amerikalıların başkanı olacağıma söz veriyorum.”
“En başta söylemiş olduğum üzere, bizimki bir kampanya değil, daha ziyade akla hayale sığmayan büyük bir hareket...
Her ırktan, dinden, sosyal çevreden, inanıştan Amerikalıyı kapsayan bir hareket.”
“Ülkemizin yazgısını düzeltmek, büyük, cesur ve korkusuz hayaller kurmak zorundayız.”
“Husumet değil, ortak zemin arayışında olacağız; uyuşmazlık değil, ortaklık kurmaya çalışacağız.”
........................
İstanbul seçimleri tekrarlanıyor.
23 Haziran sonrası artık gene aynı şeyler yaşanmasın.
Artık kaldırılması çok zor olur.
Dileyelim ki “iki adaydan hangisinin seçildiği” belli olur olmaz, diğeri sonucu kabullensin, açsın telefonu, “tebrik etsin...”
Seçilen de “Bütün İstanbulluların başkanı olacağım. Husumet değil, ortak zemin arayışında olacağım” desin.
Normal yaşamımıza dönelim. Demokraside olgunluk gereği budur.