ABD Başkanı Trump’ın görevine son verdiği FBI Direktörü James Comey -şu satırlar yazılırken- yasama önünde sorgulanıyordu.
“Başkanlık seçimi öncesinde Trump’ın en yakın çalışma çevresinden birisi, Rusya ile iletişim halinde miydi?
FBI’ın başlattığı araştırma sürerken, yeni Başkan Trump ona ‘Senden sadakat istiyorum. Bu dosyayı kapat’ demiş miydi?”
ABD’de nefesler tutulmuş, bu çok kritik sorgulama televizyondan izlenmekteydi.
Amerikalıların işyerlerinden sırf bu sorgulamayı TV’den izlemek için izin alarak evlerine koştukları konuşulmaktaydı.
İnternette “Patlamış mısır (popcorn) hazırladım, gözüm, kulağım TV’de” mesajları uçuşuyordu.
.....................
Bu sorgulamanın sonucuna göre bazı Temsilciler Meclisi üyeleri, “Trump’ın başkanlıktan alınmasını isteyen önerge hazırladıklarını” açıklamış bulunuyorlar.
Nasıl da güzel ve kurallarıyla oynanan bir demokrasi.
Şeffaf, açık, net...
“Karanlıkta hiçbir şey kalmaması” temelinde sistem tıkır tıkır işliyor.
Ve...
Süratli.
Hiçbir şey sürüncemede bırakılmıyor.
Adaletin esaslarından biri de “geç tecelli etmemesi...”
.....................
Bir ABD’ye bakın, bir de Güney Amerika’daki başkanlık sistemlerine.
Güney Amerika’da dosyalar kabardıkça kabarıyor ama sonuç hâlâ yok.
.....................
İster başkanlık sistemi, ister parlamenter sistem, ister monarşi...
Demokrasi için “Anglo Amerikan ve İskandinav ülkelerinde ideale yakın uygulanır” diye yerleşik bir kanıya işaret etmeliyim.
Bu coğrafyaya “Anglo” kapsamındaki Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya da dahildir.
Kuzeyden güneye inildikçe, demokrasinin kalibresi düşer.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Almanya da “demokraside kalite çıtasını” yüksekte tutmakla beraber, DNA’larında “diktatörlük ve diktatöre kayıtsız şartsız boyun eğmek” sabıka izleri olduğu için hâlâ “ihtiyat parantezinden” -tam- çıkabilmiş değil.
Avrupa’nın güneyindeki ülkeler, yakın zamanlara kadar Sovyetler Birliği’nin uydusu olanlar, kalibrelerini büyütmüşseler bile zaman zaman demokrasi akordunda bozuk sesler verebiliyor.
“Muz Cumhuriyetleri” diye anılan Güney Amerika’nın başkanlık sistemlerine dayalı -sözde- demokrasilerinden bahsetmek bile gereksiz.
Afrika’nın “başkanlık modelleri” ise diktatörlüğün “maskesi.”
Çoğu kez “üniformalısı.”
.....................
Nasıl ki demokrasi küresel kavramdır, her coğrafyaya göre ayrı demokrasi olmazsa, “başkanlık sistemi” de her ülkeye göre değişik olmamalı.
İdeal olan “Anglo Amerikan başkanlık sistemleri” kesin “kuvvetler ayrılığı” temeli üzerinde bina edilir.
Yürütme ile yasama ve yargı net olarak birbirinden bağımsız ve ayrıdır.
Sistem “denetim-denge” ekseninde yükselir ve çalışır.
Yürütme, yasama, yargı erklerinden hiçbiri diğerine üstün değildir, diğeri üzerinde baskı kuramaz.
“Denetim-denge” sistemi buna izin vermez.
....................
İşte Amerikalıları dün ellerinde patlamış mısırlarıyla TV ekranlarına kilitleyen “sorgulama” bunun son örneği.
Yasama tarafından sorgulanan -görünürde- FBI Başkanı ama aslında “ABD Başkanı...”