CHP’nin siyaset geyiğindeki “takma” adı “kurultaylar partisidir.”
Her genel seçimden sonra “banko...”
Yerel seçimler sonrası büyük olasılıkla...
Ve...
Kimilerinin “ayranı kabardıkça...”
..................
CHP’nin “bitmeyen senfonisidir” kurultayları.
Her defasında “Sıktı artık” dedirtir.
CHP içinde bazen “haklı” nedenlere dayandığı olsa bile dışarıdan görünüşüyle “kayıkçı kavgası” gibi algılanır.
“Gene koltuk kavgasına başladılar” denir.
“Genel seçim kazanıp Türkiye’nin iktidarı olamıyorlar, parti içi iktidar için çarpışıyorlar” yorumları / eleştirileri yapılır.
...................
Buna rağmen kemikleşmiş oyu vardır CHP’nin.
Yüzde 25 -30 arasında gider gelir.
1946’dan bu yana genel seçim kazanarak bir kez bile tek başına iktidar olamaması da bu olumsuz yargıları beslemekte.
Ama...
Buna rağmen CHP’li seçmen “küsmez, terk etmez...”
CHP seçmeni bu partiyi Atatürk’ün kurmuş olması gerçeğini, kalbinin üzerinde “İstiklal Savaşı madalyası” gibi taşır.
CHP’yi laik Cumhuriyet’in simgesi olarak görür.
Pek de öyle olmayan bazı yöneticileri “gelip geçici” beller, oyunu o sırada partiyi yönetenlere değil, CHP’nin gönüllerindeki manevi şahsiyetine verir.
Burada, partinin kurucularından İsmet İnönü’yü ve CHP’ye sandıklardan yüzde 42 oy çıkarttırarak sadece birkaç milletvekili eksiğiyle tek başına iktidara teğet geçen Bülent Ecevit’i hariç tutuyorum.
..................
Burada sorunun “kalbine” dokunmuş oluyoruz.
Bakın...
CHP’nin “vefakâr ve tutkulu” seçmeninin “psikolojisine” geldik.
O seçmen, CHP’nin geçmişine ve özellikle Atatürk’ün başında olduğu partinin ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına sevdalı.
Nesiller değişiyor, yeni gelen gençlerden aynı psikolojide olanlar CHP’ye mühürlüyorlar kendilerini...
Onlar yaşlanıyor. Bir sonraki genç nesilden de Atatürk CHP’sine sevdalı gençler aynı tutkulu çizgiyi sürdürüyorlar.
Onlar genellikle yüksek eğitim almış, büyükşehir ve kıyı yörelerinin seçmeni.
Bir teoriye göre “nüfus planlamasının” en etkili olduğu yani üreme yüzdesinin en düşük kaldığı kesim...
Sayıları diğer kesimler kadar artmadığı için CHP seçmeni yüzde 25-30 bandında kalıyor.
....................
Bu teorinin doğruluğu tartışılabilir.
Ama...
Asıl neden CHP seçmeninin “geçmişe odaklı” olması, sandıklara “nostaljik” takılması.
Bu bir.
İkincisi...
Nasıl olsa CHP tek başına iktidar olamaz ama Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet’in güvencesidir.
Hiç değilse “direksiyona” geçemese de “fren” olur.
Geleceğe dönük beklenti “fren” misyonunun ötesine gitmiyorsa, işte yüzde 25-30’u 40’lara yükseltmenin çaresi “sandıktan çıkma umudunu verebilmektir.”
16 Nisan referandumundaki yüzde 48.6lık “payda” uzun süreden beri ilk kez CHP’li seçmenin ufkuna öyle bir umut ışığı düşürdü.
Gene “kurultay kavgalarıyla” o umut ışığı da karartılmamalı.