Yeni Zelanda’da yıllardır Türkiye’nin büyükelçiliğini yapan Uğur Ergun dün sabah telefonda şöyle diyordu:
Yeni Zelanda dünyanın en güvenli ülkelerinden biridir.
Hatta...
Ermeni terör örgütlerinin Türk diplomatlarına suikast saldırıları nedeniyle bütün büyükelçiliklerde özel tedbirler alırız.
Fakat...
Yeni Zelanda öylesine güvenli bir ülkedir ki orada Ermeni ya da diğer terör örgütlerinin olası saldırılarına karşı tedbir almaya ihtiyaç görmemiştik.
Yeni Zelanda’da iki camiye saldırı... 49 ölü...
Barbarca ve rezilce saldırılardır bunlar.
Üstelik İslam dininin kutsal mekânı camilerde ibadet edenler hedef alınmıştır.
Yeni Zelanda gerçekten güvenli bir ülke.
İki adadan oluşan İngiltere’den büyük bir coğrafya...
Sadece 4 buçuk milyon nüfus.
İnsanları sevecen, birbirine saygılı ve uygar.
Ekonomik ve sosyal yaşam düzeyi yüksek.
Ama...
Terör, sapık ideoloji, inanç ya da etnik nefret her yerde kanlı dişini gösterebiliyor.
Daha önce de Norveç gibi ekonomik ve kültürel düzeyi yüksek bir ülkede ırkçı bir sapık kamp halindeki çocukları topluca yaylım ateşine tutmamış mıydı?
.......................
Dünkü yazımda “sağın bütün dünyada yükselişte” olduğunu yazmıştım.
ABD Başkanı Trump “Milliyetçiyim, bunu söylemekten çekinmeyelim, önce Amerika” dediğinde dinleyiciler coşkuyla ve adeta transa geçerek “ABD, ABD” diye bağırarak tempo tutuyorlardı.
Bütün dünyada göçmenler ve ekonomik daralmalar nedeniyle “hiper liberalizm” ile sermayenin ve malların serbest akışına, ülke zenginliklerinin göçmenlerden sağlanan ucuz iş gücü nedeniyle istihdam sıkıntısına ve de ulusal sosyal dokunun karışımlarla bozulmasına tepki dalgaları kabarmakta.
Sonuç... Milliyetçilik...
Ancak buna “yeni milliyetçilik” denerek “daha iyi milliyetçilik” ambalajıyla sunulmakta
Hitler’in, Mussolini’nin “eski milliyetçiliği” diğer ülkelerin işgaline dönüktü. “Yeni milliyetçilik” ise “sınırları içine çekilmeyi, yerli ve milli üretimi/tüketimi, insanların küresel serbest dolaşımını ve elbette göçmenleri engellemeyi” hedefliyor.
“Hiper liberalizmin ise büyük ekonomiler tarafından küçüklerin istilası olduğu” düşünülmekte.
Bir de güzel başlık kullanılmakta.
“Centel (zarif )milliyetçilik...”
........................
Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan uzun süredir “milli ve yerli” söylemiyle yeni milliyetçilik nabzını tutmakta.
Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “CHP’nin 6 okundan 1’inin milliyetçilik olduğunu” söyledi.
“Milliyetçiyiz” diye vurguladı. Dünyada “centilmen ya da yeni milliyetçilik” yükselen bir değer...
Kafatasçı, istilacı, ırkçı olmadığı sürece onaylansa da onaylanmasa da saygı duyulması gereken bir sosyal, ekonomik, siyasal gerçeklik.
.......................
Ancak...
Bu damardan girerek zehirli türevler de üretilmekte.
Özellikle “yabancı düşmanlığı” göçmenler nedeniyle katlanarak büyüyor.
Ve...
“Yabancı” ile “farklı din” algıları da zihinlerde örtüşmekte ya da bilinçli olarak bu örtüşme psikolojisi yaratılmakta.
Nazi döneminin “Yahudi düşmanlığı” son yıllarda “Müslüman düşmanlığı” yani “İslamofobi”ye dönüşmüş bulunuyor.
Bir tehlikeli türev de “İslam” ile “Türklüğü” örtüştüren algı.
Yeni Zelanda’daki bu lanetlediğim kıyım eyleminin canisi bir bildiri bırakmış. Orada Türkleri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan küstahça yazılmış bölüm işte bu işaret ettiğim tehlikenin yeni bir göstergesi.
Yaşamını yitiren 49 kişiye Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.