Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

SAHNEDE “iş giysileri” içinde “Belediye temizlik işçileri korosu.”
Âşık Veysel’den dizeleri nasıl da güzel seslendiriyorlar.
Herhalde bir “güzellik olsun diye temizlik işçileri giysileriyle sahne alan profesyoneller” diye düşündüm.
Öyle ya...
Beşiktaş Belediyesi’nin Akatlar Kültür Merkezi salonundaydık.
Belediyeyi simgeleyen bir hizmet dalında kullanılan giysilerle sahne almaları bir “hoşluk” olabilirdi.
Hayır. Hepsinin de Beşiktaş Belediyesi’nin kadrolu maaşlı temizlik işçileri olduğunu öğrendim.
Belediye Başkanı Murat Hazinedar hem bu koroyla birlikte Âşık Veysel’den seçmeler söyledi, hem de bu koronun tamamının “Sivaslı Alevi kardeşlerimiz” olduğunu açıkladı. (Sesi ve yorumu güzel ama onun ötesinde şiire, sanata tutkulu bir Başkan.)
Murat Hazinedar “insan kaynakları müdürüne”
talimat vermiş.
“Bu etkinlik için belediyede çalışan Sivaslı yani Âşık Veysel’in hemşerisi Alevilerden bir koro oluşturalım...”

BU KORO BAŞKA KORO...

Haberin Devamı

BU KORO BAŞKA KORO...

BU KORO BAŞKA KORO...

Hayrettir, “insan kaynaklarının yayınladığı genelgeye” rağmen, tek bir başvuru bile olmamış.
Başkan Hazinedar ısrar etmiş. Ya onları bulup koroyu oluşturursun ya da başına geleceğe katlanırsın.
Sonuç...
Koro oluşmuş.
Sivaslı Alevilerden sesi güzel, kulakları müziğe yatkın olanlardan koro kuracak kadar temizlik çalışanı sağlanmış.
Başkan bunu anlatırken gülümsedik.
Ama...
“Buruk gülümseyişti.”
Çünkü...
İlk genelgede Sivaslı Alevi temizlik çalışanları çekinmişler hatta biraz korkmuş olmalılar.
Hâlâ “dışlanmışlık” psikolojisini sıfırlayamadık mı?
Bir arada hangi etnik ya da mezhep kökenli olursak olalım, eşit yurttaşlar olarak demokrasi çiçeklerini açtırabilmeliyiz.
Olayın hikâyesine gelince...
AFİFE JALE Mİ,
ÂŞIK MI?
AYNI gece 2 etkinlik.
1’incisi “büyük ozan Âşık Veysel’i anma gecesi.”
2’incisi ise Türkiye’nin ilk kadın tiyatro oyuncusu “Afife Jale adına tiyatro sanatçılarına ödüllerin sunulacağı” etkinlik.
İkisi de aynı saatlerde.
Kısa bir “beyin cimnastiği” ve karar. İkincisi her yıl tekrarlanıyor, o halde birincisi...
....................
Salonda aydın ve duyarlı Âşık Veysel tutkunları. Sunucu ses sanatçısı
Deniz Arcak’tı.
Gecenin bütün hazırlıklarını A’dan Z’ye üstlenen Âşık Veysel’in torunu AKBANK’tan Çiğdem Özer duygu yüklü bir konuşma yaptı. Çiğdem her yıl dedesinin Sivas’taki köyüne gider. Akrabalar bu tarihi evde birkaç gün geçirirler.
Bilge Âşık Veysel’i anarlar.
....................
Müzikten önce, Can Dündar’ın yaptığı ve seslendirdiği çok başarılı “belgeseli” izledik.
Hele bilge Veysel’in “Türk’ü, Kürt’ü hep bir tutan” dizeleri sanki bugünler için yazılmış gibiydi.
Âşık Veysel nüktedandı da.
Her nüktesinin içinde
derin bir felsefe var.
“Yaşamı iki kapılı bir hana benzetişi... Birincisinden girip ikincisinden çıkışa kadar uzun ince yolda yürüyüşü anlatan” dizeleri bıçak gibi keskin.
3 saat süren gecede zaman
aktı, götürdü bizi.

Haberin Devamı

YUNUSLARLA BOĞAZ’DA SEYİR

HALİKARNAS Disco’nun sahibi Süleyman Demir’den bir anıyla giriş yapayım.
Şimdiki eşi Janine ailesi yıllar önce Bodrum’a yerleşmiş kendisi de orada yetişmiş bir İngiliz
genç kızı. Süleyman ilk görüşte âşık olmuş. Anında karar vermiş.
“Ben bu kızla evleneceğim.”
....................
JanIne’nin doğum günü için ailenin Turgutreis’teki evlerinde arkadaşlarıyla
bir parti... Süleyman ona
“Ne yazık ki Amerika’da kalmak zorundayım, doğum gününe gelemeyeceğim” dediği için sadece kızların toplandığı
bir parti bu.
Aslında Süleyman Bodrum’da. Evlilik teklifini romantik bir sürprizler yapmak istemiş. Parti sürerken Süleyman telefon edip Janine’ye “Balkona çıkın” diyor.
Kızlar grubu balkondan sahile baktıklarında kumsalın üzerinde ışıklandırılmış bir konstrüksiyon görüyorlar.
Ardından...
Her harfi alevlerle yazılan “Happy birthday Janine...”

BU KORO BAŞKA KORO...

Ve alevlerle çizilmiş kocaman bir kalp.
Arkadaşları bu harika sürpriz için çığlıklar atıyor, “Ne romantik adam” diyorlarmış.
Süleyman’ı Amerika’da zanneden Janine de etkileniyor, duygulanıyor.
“Keşke burada olsaydı” diye düşünüyor.
Ve zil çalıyor.
Karşısında Süleyman.
Nasıl duygu yüklü bir sahne olduğunu tahmin edersiniz.
Süleyman Janine’nin elini tutuyor, az ileride bekleyen vapur büyüklüğünde şık klasik yatına götürüyor.
Hiç uyumuyorlar.
Güzel geleceği konuşuyorlar.
Gün ışırken yatın kaptanı gelip güvertedeki Süleyman ve Janine’ye “Sağ tarafımızda 2 yunusla birlikte yol alıyoruz” diyor. Süleyman da Janine’ye “Yunuslar hep çift yüzer. Biz de ömür boyu birlikte yunus çifti gibi yaşayacağız” diyor.
Henüz 19 yaşındaki Janine o ana kadar yaşadığı bu pırıltılardan, görkemden etkilenmiştir.
Olanca temiz saflığıyla şöyle der: “Bu bir çift yunusu da kiraladın mı Sülman?” (Muhteşem Yüzyıldaki Meryem gibi Janine de o zamanlar Süleyman’ın adını Sülman diye telaffuz ederdi.)

Haberin Devamı

BiziM çarşamba yemeği dostları bu kez bir yatta buluştuk. Karadeniz’e yakın Poyrazköy’ün suları sakin, güneşi bol ve yeşilliklerle çevrelenmiş koyunda demirledik.
Poyrazköy’e giderken yanımızda çift çift onlarca yunus bizimle yarışıyorlardı.
Ben de grubumuzdaki arkadaşlara eşleriyle yunuslar gibi bir ömür boyu çift olmalarını diledim ve yukarıdaki hikâyeyi anlattım. Hepimizi rotamız üzerindeki tepelerde dalgalanan
al bayraklar da etkiledi.
Atatürk’ümüzü sevgi ve teşekkürle andık.

CESUR ÖĞRETMEN VE ATATÜRK TÜRKÜLERİ (2)

BU pazar da Şeffaf Oda’da Saadet Özkan öğretmen ve sanatçı Soner Olgun’la devam ediyoruz.
Ege’nin bir köyünde ilkokul çağındaki 6 kız çocuğuna seri cinsel istismarda bulunan müdürü yakalatan ve hapsedilerek 180 yıl ceza istemiyle yargılanmasını sağlayan ve bu nedenle Beyaz Saray’da “dünyanın en cesur kadını” ödülünü alan Saadet öğretmen öylesine etkileyiciydi ki arkadaşlarla, tek kelimesini bile çıkarmaya kıyamadık.
Atatürk’ün sevdiği türküleri seslendiren “Efsane Türküler” albümünü de henüz çıkaran Soner Olgun’a da doyamadık.
Bu programı 2 bölüm halinde yayınlama kararı aldık. Geçen haftaki reytingler izleyicinin de aynı duyguları paylaştığını gösteriyor.
Bugün 2’nci bölümü yayınlıyoruz.