İdlib’den bir yeni göç dalgası daha...
Şimdiden 50 binin üzerinde Suriyeli İdlib’den sınırımızdaki kamplara aktı.
4 milyona yakın Suriyelinin sel suları gibi vurması tehlikesi konuşulmakta.
Bu kez sosyolojik dokusu çok farklı.
Çünkü...
Mağdur siviller değil.
Çok büyük çoğunluğu Suriye haritasının çeşitli bölgelerinden İdlib’de toplanıp sıkıştığı silahlı örgüt mensuplarının aileleri...
Yani...
İdeolojik kitle.
“El Kaide” uzantıları...
Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri üzerinden ABD’nin desteklediği radikal unsurlar...
Çin ve Rusya’nın istemediği Uygur ve Çeçen örgütleri.
Bunlar evlenmişler, eşleri, çocukları, anaları babaları ile birer aile oluşturmuş.
Rejime karşı savaşın en çetin unsurları.
Sınırımıza dayanmaları halinde birkaç milyon “ideoloji hücresinin” tehdidinden söz edebiliriz.
İnsani amaçlarla -zorunlu olarak- bunları içeriye aldığımızı düşünün.
Pakistan-Afganistan arasındaki şiddet bataklığını oluşturan bir ikinci “Peşaver” vakası ile karşı karşıya kalmamız “kâbus” gibi...
...................
Han Şeyhun Suriye’de küçücük bir kasaba.
Adını sanını bilmezdik.
Ama...
Dün Suriye rejim güçleri tarafından muhaliflerin elinden alınması yukarıda yansıtmaya çalıştığım “potansiyel kâbusu” bir işaret fişeği gibi aydınlattı.
“Stratejik konum atayım” hafıza ekranlarınıza.
İç savaşta radikal unsurlar gerileye gerileye Hatay sınırımızdaki İdlib coğrafyasına doluşmuş, sıkışmıştı. Rusya destekli Suriye rejim güçlerinin bunları havadan ve karadan vurmaları halinde sayıları 50 bini bulan çeşitli radikal örgütler ve onların aileleriyle oluşan 4 milyona yakın nüfus göç dalgaları oluşturacak ve Türkiye’ye akacaktı.
Astana sürecinde Soçi Anlaşması’yla Türkiye, Rusya, İran anlaştı.
İdlib’i çevreleyen bir “çatışmasız bölge” oluştu.
İç halkada TSK’nın gözlem noktaları, dış halkada da Rusların gözlem noktaları kuruldu.
Türkiye bu “çatışmasız bölgenin içinde kalan coğrafyada radikal örgütlerin ağır silahlarını bırakmalarını, Suriye rejim güçlerine saldırıların durdurulmasını sağlamayı” taahhüt etmişti.
Ancak...
Katı ideolojide radikal unsurları yola getirmek -genellikle- mümkün olmadı.
Rusya Türkiye’ye “taahhüdünü yerine getirmesi” çağrıları yapıyordu.
Tabii iyileşen ilişkilerin gereği ılımlı dille...
Sonunda...
Suriye rejim güçleri -elbette Rusya’nın da desteği ya da en azından göz yummasıyla- hareketlendi.
Ve çatışmasız kuşağı yararak içeri girdi, Han Şeyhun’u ele geçirdi.
O bölgenin ortasında Türkiye’nin “9 numaralı gözlem noktası” rejim güçleri tarafından sarılmış durumda.
Hemen yanındaki “8 numaralı gözlem noktası” da bir sonraki adım mı?
....................
Daha kötüsü...
“Rusya desteği ile rejim güçleri havadan ve karadan ilerleyişi sürdürürse” soru işareti giderek büyümekte.
Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Başkanı Putin’le telefonla konuşması ve Rusya’nın rejimi frenlemesi bekleniyor.
Tabii...
Burada Fırat’ın doğusu için Türkiye’nin ABD’yle “güvenli bölge anlaşmasına” İdlib’den Rus cevabı yorumunu da hatırlatayım.