Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

DÜNYANIN “en güzel müze mekânı” herhalde Emirgan Atlı Köşk’teki “Sabancı Müzesi”dir.

Boğaz’da  sanat  keyfi...

Ağaçların, yeşilliklerin, çiçeklerin arasından masmavi

bir kurdele gibi akan Boğaz manzarası harikadır.

Rahmetli Sakıp Sabancı

“sanat koleksiyoneriydi.”

Sadece Batı sanatı değil, Ortadoğu’nun “hat” sanatından da çok değerli yapıtlar almıştı. (Koleksiyonundan “ahşap üzerine yeşil zemine altın yaldızla nakşedilmiş kutsal büyük kelime”, onun eşime ve bana zarif jestiyle ev hediyesidir.)

Sonra... Atlı Köşk’ü ve yanına yaptırdığı “iklimlendirilmiş”, Boğaz’ın silüetini bozmamak için yerin altında yapılandırılmış modern binayı “müze yapmaya” karar verdi.

Haberin Devamı

Hem kendi koleksiyonu, hem de diğer sanatçıların eserlerini sergilemek üzere kurumlaştırdı.

Güler Sabancı’nın patronajında Dr. Nazan Ölçer’in yönetiminde çok özel ve önemli sergiler, diğer sanat etkinlikleri düzenleniyor.

ÇİL ÇİL ALTINLAR

HAFTANIN ortasında gene Atlı Köşk’teydim. Müzede Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli ressamlardan Feyhaman Duran’ın sergisinde saatler geçirdim. Serginin adı “İki Dünya Arasında (Between Two Worlds)...”

Tam da gerçeği yansıtıyor.

Çünkü... Feyhaman Duran Galatasaray Lisesi’nden mezun.

Lise yıllarında -ki Osmanlı’nın sonu yaklaşmakta- modernite nabzının attığı Beyoğlu havasını solumuş. Sonra Cumhuriyet döneminde “Güzel Sanatlar Akademisi’ne” dönüşecek “Sanayii Nefise’yi” bitirmiş.

2 yıl Paris’te okumuş.

Önce Academie Julian, sonra “Ecole des Beaux-Arts...”

Paris’e gidişinin de hikâyesi ilginçtir.

İstanbul’da portreleriyle takdir toplarken Prens Abbas Halim Paşa’nın dikkatini çekmiş. Kızının resmini yapmış.

Paşa çok beğenmiş. 15 altın vermiş.

Feyhaman Duran “Paşanın 3 çocuğu daha var. Onların da resmini yaparsam kazanacağım parayla Paris’e giderim” hülyaları kurarken bir sürprizle karşılaşmış.

Prens Paşa hem diğer çocukların portreleri için genç Feyhaman’ın avucuna altınları koymuş, hem de “Seni, ressamlığını geliştirmen için Paris’e gönderiyorum. Her ay sana 15 altın lira. Credit Lyonnnais bankasına gider, parayı alırsın. Biz buradan yatırırız” demiş. Sözünde de durmuş.

Haberin Devamı

MÜZEDEKİ EV

FEYHAMAN Duran Türkiye’ye döndükten sonra sanat tırmanışını pırıltılarla sürdürmüştür.

Bu arada kızlar için açılan “İnas (kız) Sanayii Nefise Mektebi’nde” ders veren Feyhaman Duran öğrencilerinden

Güzin Hanım’la tanışır.

Kalpleri tutuşur, evlenirler.

Güzin Hanım da çok başarılı bir

“hat sanatçısıdır.”

Güzin Hanım’a babasından miras kalan Beyazıt’taki Osmanlı evinde yaşamaya başlarlar. Oradaki hayatları mahallenin “muhafazakâr” dokusuna ve ruhuna uyumludur. Evlerinin eşyaları, içindeki

sanat eserleri de öyle.

Feyhaman ve Güzin Duran adeta “iki dünya arasında bir yaşam” kurmuşlardır.

Bir yandan Batı sanatı, öte yandan

İslam sanatı.

Güzin Duran evini ve eşyalarını

İstanbul Üniversitesi’ne bağışlamıştı.

Ev restore edilirken, Sabancı Müzesi yönetimi İstanbul Üniversitesi ile anlaştı.

Sabancı Müzesi’nde evin salonu ve odaları bire bir canlandırıldı.

Eşyalar, tablolar, diğer objeler evde

nasıl idiyseler aynı şekilde yerleştirildi.

“İki Dünya Arasında” başlığı sergilenen eserlerin yanı sıra mekânıyla

Haberin Devamı

ve objeleriyle de tamamlanıyor.

.......................

GİTMENİZİ öneririm.

Çıkışta da “Mutfak Sanatları Akademisi” öğrencilerinin, şef adaylarının sağlıklı lezzetleriyle, müzenin

terasından Boğaz’ı seyreder, keyifle

kahvenizi, çayınızı yudumlarsınız.

Boğaz’da  sanat  keyfi...

16 ROOF’TAN iSTANBUL

HARİKA bir tenis yerleşkesiydi “Taşlık Tenis Kulübü...”

Kortları çevreleyen tel kafesler güllerle sarmalanmıştı.

Yeşillerin, güllerin arasından Dolmabahçe Sarayı ve masmavi deniz manzarası. Sabahları 7-7.30’da orada olurdum.

Sıkı bir maçtan sonra, tenis hocalarıyla, top toplayanlarla çay eşliğinde sıcacık ekmek, beyaz peynir ve üzümle kahvaltı yapar, kahkahalar atardık.

Bir gün aldığımız haberle bütün keyfimiz kaçmıştı.

Kulüp kapanıyordu. Orada 5 yıldızlı bir otel yapılacaktı. Bize Maslak’ta bir yer

verilecekti.

Çok üzüldük ama yapabilecek bir şey yoktu.

.......................

SwIssotel The Bosphorus’un yapılışı benim anılarımda böyle yer almıştır.

Ancak...

Zamanla sevdim.

Mimarisi, servisi, çevre dokusuna -olabildiğince- saygılı uyumuyla İstanbul için güzel bir kazanım oldu.

Şimdi de “Roof 16” konseptini yaşama geçirdi. Otel’in terasında İstanbul’un harika manzarasını kucaklayan mekânın çarşamba gecesi açılışı vardı. Yaz boyunca tanınmış DJ ve müzisyenlerin performansları...

(26 Temmuz Çarşamba gecesi ise Jazz ve Soul müzisyeni Ada Sanlıman’ın performansı var.)

Ayrıca... Her perşembe ve cuma kadınlara özel düşük kalorili kokteyllerle sunulacağı ve ikinci içkilerin hediye olacağı “Less Heels, More Feels” partilerini de kaydedin.

(Haftanın 7 günü 15.30 02.00 arası açık.)

.......................

Not: Değerli gazeteci dostumuz Vatan yazarı Okay Gönensin’i de kaybettik. Rahmet diliyorum. Ailesine, Vatan mensuplarına ve meslektaşlarıma da başsağlığı...