Deniz Baykal’a büyük geçmiş olsun.
Dostluğumuz yarım yüzyıldan ötelere dayanır.
Baykal, siyasette gergin hatta hırçın bilinir.
Ama arkadaşlığı sevecen, güler yüzlü, dostçadır.
..................
İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in AKİS dergisinde -profesyonel- olarak gazeteciliğe başladığımda Ankara Hukuk Fakültesi birinci sınıftaydım.
Baykal da bizim fakülteyi bitirmişti.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde asistandı.
Aramızdaki yaş farkı az olduğu için arkadaş olmuştuk.
Belki yazmışımdır... Ankara’nın “Bab-ı Ali”si Ulus’taki Rüzgarlı Sokak’tan Yenişehir’e bazen yürüyerek gider, bol bol laflardık.
Sıcak yaz günlerinde, Kızılay’a geldiğimizde, Sakarya Caddesi’ndeki ayaküstü mekânlarda bira içtiğimiz olurdu.
Çoğu kez de “Boş ver, bir an önce eve gitmeliyim. Tercümeler var bekleyen... Çocuğa süt parası” derdi gülerek.
Asistanlık maaşı elbette yetersizdi.
Dışarıdan tercüme işleri alarak ek gelir sağlardı.
...................
Burada evliliği için de birkaç satır.
Eşi Olcay’la daha Antalya Lisesi’ndeyken flört etmeye başlamışlar.
Ankara’da biri Hukuk’ta, diğeri Mülkiye’de okurken devam etmiş.
Evlenmeye karar vermişler.
Ailelere haber vermeden bir otobüse atlayıp Akçakoca’ya gitmişler.
Ellerinde mayoları, günlük giysileriyle Akçakoca Belediye’sine gitmişler.
Evrakları önceden hazırlanmış.
Belediye görevlileri şahit olmuş.
Nikâhları kıyılmış.
Ellerinde mayoları belediyeden çıkıp az ötedeki kıyıya gitmişler, denize girmişler.
Romantik değil mi?
.....................
Birkaç yıl sonra Bülent Ecevit önderliğinde oluşan “ortanın solu” hareketinde yer aldı.
Prof. Turan Güneş, Besim Üstünel, Haluk Ülman’la birlikte Deniz Baykal’ın oluşturdukları Ecevit’in “beyin takımıydı” bu.
Hepsi de Mülkiyeli olduklarından için “Mülkiye Cuntası” diye anılırlardı.
Türkiye’nin kamuoyu araştırmalarına dayalı ilk siyaset analiz araştırmasını Deniz Baykal yazmıştı.
Epey sükse yapmıştı.
...................
Baykal askerliğini “Denizci” olarak yapmaya başlayınca “Mülkiyeliler grubunda” lakabı “Amiral” olmuştu.
İlk lakabı ise çocukluk yıllarının geçtiği Antalya’da “Domates”ti.
Oyunlarda çok koşuyor, terliyor, kızarıyor, yüzü domates gibi oluyormuş.
Seçimlere gidilirken, Ecevit “beyin takımına” öneride bulunmuş, “Sizleri merkez kontenjanından aday göstereyim, ön seçimlerle uğraşmayın” demiş.
Deniz Baykal’ın “bunu kabul etmediğini, doğduğu şehir Antalya’ya gidip, sıfırdan başlayarak, yıllanmış, deneyimli siyasetçiler arasından sıyrılarak listenin başlarında aday seçildiğini” hatırlıyorum.
Siyaset yaşamı boyunca hep böyle kaldı.
Kimseye müdana etmedi.
....................
12 Eylül ihtilali oldu.
Önde gelen liderler ve siyasetçilerle birlikte sürgüne gönderildi.
Çok küçük denebilecek bir birikimle idare ediyordu.
Sonra...
Avukatlığa başladı.
Sadece temyiz davaları alıyordu.
“Güneri, hayatımda ilk kez para kazanmaya başladım” demişti. Gene gülerek...
....................
Siyasetçi Deniz Baykal’ı dış görünüşüyle algılayanlara bir de “görünmeyen Baykal’ı” anlatmak istedim.
“Acil şifa” diliyorum sevgili kadim dostum.