New York’ta “Hakan Atilla” davasında jüri savcının 6 suçlamasından 5’inde “suçlu” dedi.
Hakan Atilla için ceza yargıç tarafından daha sonra açıklanacak.
“Sanık” olarak çıktığı mahkemede “itirafçı” olan Reza Zarrab’ın “ceza alıp almayacağı” için de gene yargıcın kararını beklemek gerekiyor.
.....................
Olayın böylece kapanmayacağı öngörüleri yaygın.
Hakan Atilla’nın sabit görülen fiilleri üzerinden ilgili banka ya da bankalar için de “yaptırımlar” gelebilir.
Ama...
“Davanın siyasi olduğu” düşünülerek, Türkiye’yi rahatsız edecek başka davaların açılacağı yolunda iddialar da uçuşuyor.
....................
Davanın teknik ayrıntılarına girmiyorum.
“Hukuk dışı” yollarla elde edilen kayıtlar, Türkiye’den ABD ajanları tarafından kaçırılmış, 50 bin dolar eline tutuşturulmuş emniyet mensubunun ifadeleri ve diğer hukuk kalitesi tartışmalı dayanaklar yazıldı, konuşuldu.
Ancak...
Ortadaki “katı gerçeklik” jüri kararıdır.
Hukuk açısından sonraki aşama bu kararın “temyizidir.”
....................
Bir de “siyasetteki katı gerçeği” akıl ışığında değerlendirmek gerekir.
Bu kararla Türkiye’nin ABD’yle ilişkilerini daha da gerecek, sertleştirecek adımlar mı atılacak yoksa sağduyu çizgisinde “akıl oyunları” mı sergilenecek?
“Kumpas davası” söylemlerinin vurgulanması ABD’nin Türkiye’yi hedefine koyduğu gibi ifadelere bakarak vitrinde “ilk ihtimal” görünmekte.
Ama...
Ankara siyasetinin “derin kulislerinde” bir “sessiz ve derinden temas grubu oluşturulduğu, bu grubun Washington’la sorunları çözme, gerilimi düşürme temaslarını başlattığı” konuşulmakta.
“Bir zamanlar Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakınında bulunan eski bakanın (şimdi milletvekili)” inisiyatifinde oluşturulmuş bu grup.
Washington muhataplarıyla “sorunları başlıklar halinde sistematize ettikleri” de sızıntılar arasında.
Yani...
Ayranı kabaran Ortadoğu politikacılarının öfke patlamaları, bütün duvarları yıkmak, köprüleri atmak gibi “orantısız tepkileri” yerine akılcı, sağduyulu ortak zemin oluşturmak yönelişi de söz konusu.
......................
Öte yandan...
Şu aşamada henüz Türkiye’ye dönük yaptırımlar gündeme düşmediği için nispeten “serinkanlı tutum” sürdürülebiliyor.
Fakat...
Yakın gelecekte “banka cezası” kesildiğinde tepki ne olacak?
“Anlaşma” ve miktarı makul düzeye çekmek, taksitlendirmek “uzlaşması” mı?
Yoksa...
Tümüyle reddetmek, Türkiye finans sisteminin -anlaşmalar gereği New York’tan geçme zorunluğuna rağmen- rest çekerek riske girmek mi?
Tabii...
Yukarıda işaret ettiğim “sessiz ve derinden temas grubu” ve devrede olduğu tahmin edilen “diğer kanallarla” işin bu raddeye gelmesini önleyebilmek de olasılıklar arasında.
......................
Bir “hasar” tespiti...
Türkiye’yi her halde “rahatsız edecektir” bu karar ve ötesi...
Mümkün olan en az hasarla, Türkiye’nin onurunun örtüştüğü “akıl ve sağduyu” çerçevesini çizebilmektir.