Şeffaf Oda’da bu hafta konuklarım; “MUSTAFA KEMAL ATATÜRK - Mücadelesi ve Özel Hayatı” kitabıyla gazeteci İpek Çalışlar, Atatürk’ün amcası Kırmızı Hafız’ın küçük torunu, yazar, şair, sporcu Selin Söğütlügil ve söz/müziği kendisine ait olan “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz (Bornova Marşı)” ile sanatçı Ege... İpek Çalışlar, “Latife” ve “Halide Edib” kitaplarından sonra Mustafa Kemal Atatürk’ü yazmaya karar vermiş. Atatürk’ün doğduğu Selanik’teki Pembe Ev hakkındaki esastan yoksun birkaç polemiğe İpek Çalışlar daha kitabın başında son noktayı koyuyor. “Atatürk bu Pembe Ev’de doğdu, tapusu da annesinin üzerine...”
.......................
Atatürk gerçekten yoksul bir ailenin çocuğu muydu? Aşkları, bilinmeyen anıları İpek Çalışlar’ın araştırmaları ve üslup zenginliğiyle kitabı lezzetli kılıyor. Gazeteci kökenli İpek yüzlerce haber de sunuyor, ezberleri bozuyor. Gece uykularımdan etmiş olsa da “İyi ki yazmış” dedirtiyor.
.......................
Programı müzikle harmanlıyoruz. “Bornova Marşı”yla başlıyoruz. Ege’nin yorumu, beden dili muhteşem. Hep birlikte coşku dolu anlar yaşıyoruz.
.......................
Atatürk’ün akrabası Selin Söğütlügil’in gözleri doluyor. Duygu yüklü bir atmosfer.
Ege “Bornova Marşı”nı nasıl yazdığını anlatıyor. “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz söyleminin 100 yıl öncesine dayandığını” anlatıyor.
Ardından Atatürk’ün sevdiği şarkılar sıralanıyor. Selin’den ise kendi yazdığı “Atatürk şiiri” geliyor ardından.
İpek Çalışlar’ın kitabı yeni çıkmışken bu konsepti yapalım dedik, Atatürk’ü anmak, anlamak ve anlatmak için özel bir günü beklemek istemedik.
Umarım keyifle izlersiniz.
Portaxe’ın Boğaz manzarasında İpek Çalışlar, Selin Söğütlügil ve Ege ile keyifli, müzikli sohbet...
SÜT LEKESİ
Psikolog Esra Ezmeci roman yazdı: “SÜT LEKESİ.”
Kitabın adı bile raflarda kitap bakarken sanki “mıknatıs.” Kitabın tanıtım daveti için verilen adres Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’nde bir apartman.
Girişte çok ince zevkle yerleştirilmiş çiçek demetleri.
“Kutlama” için gönderilmiş “çiçekçi dükkânı” işleri değil.
Şık vazolar içinde...
Süt Lekesi kitabının yazarı psikolog Esra Ezmeci’yle bir anı karesi.
Davetin yapıldığı daireye girdim. Bazı duvarlarda tavana kadar kitap rafları.
Hepsi de dolu.
Burasının “Destek Yayınları” ofisi olduğunu öğrendim. 3 katın tamamı
bu yayınevinin ofisi.
Sahibi Yelda Cumalıoğlu Ankara’da bu işe ilk adımını atmış. Sonra... İstanbul...
Destek Yayınları bir süredir zirvelerde. Böylesine zorlu bir sektörde böylesine performans gerçekten başarı.
Yelda Cumalıoğlu’nu başka bir yazıda ayrıntılı anlatacağım. Tırmandığı her basamaktaki isimlerle birlikte.
.......................
Esra’nın kitabını da “Destek Yayınları” üstlenmiş. Esra bir psikolog olarak elbette pek çok ilginç karakterle ve onların çarpıcı öyküleriyle karşılaşmakta. O karakterlerden bağımsız olarak bilinçaltı birikimleri romanına ilham kaynağı oluşturmuş diye düşünüyorum.
Elbette gerçek kişileri anlatmıyor. Ama...
Satırları mesleğinin öğretileriyle derinlere inerek damardan gerçekçi.
Destek Yayınevi’ni sıfırdan kurup zirveye tırmandıran Yelda Cumalıoğlu yayımladığı kitaplar önünde.
TARLABAŞI-NAPOLİ
SEDEF Gali’nin resimleriyle ilk karşılaştığımda, “Acaba daha önce görmediğim bir Andy Warhol yapıtı mı?” diye düşünmüştüm. Biraz dikkatli bakınca, oldukça farklı ama gene de güzel başka bir yapıt olduğu anlaşılıyor. İmza: Sedef Gali... Yetenekli, güzel ve sıcak kalpli bir sanatçı genç kadın. Koç Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite eğitimini New York Pratt Institute’ta almış. “İç tasarım ve güzel sanatlar” diplomalı.
Artık sanat çalışmalarına New York-İstanbul arasında devam ediyor. Her iki kentte de grup sergilere katılmış, solo sergiler açmış. Kendi ürettiği pigmentler dışında baharat ve kahve gibi doğal pigmentleri kumaş boyalarında kullanarak yaptığı özgün portrelerde alışılmadık renkler dikkat çekiyor.
.......................
Bir önceki hafta İstanbul Soho House’da ilk enstelasyonuyla sanat tutkunlarının karşısına çıktı. Enstelasyonun adı “İstanbul Gazinosu...”
Bütün bir odayı kaplıyor.
Duvarlar arasında gerilmiş ipler, mandallara tutturulmuş her türden çamaşır. Gömlek, kombinezon, çorap, don, pijama, gecelik... Sedef “Tarlabaşı’ndan esinlendim” diyerek anlattı:
Tarlabaşı, şimdilerde kentsel dönü-
şümle yepyeni karmaşa içinde. Ancak enstelasyonu doğuran fikir yalnızca Tarlabaşı’nda yaşayan birbirinden farklı insanlar değil, herkesin bu semtteki bağı.
Sedef Gali’nin özgün boyaları ve üslubuyla Brigitte Bardot portresi.
Birbirinden apayrı karakterler de olsalar, bir balkondan ötekine asılı ipler bu birbirinden uzak uçları birbirine bağlar.
Yerdeki kaos devam ederken, göğe baktığımız anda tertemiz çamaşırların asılı olduğunu görürüz.
Bu çamaşır ipleri hem evin hem de kalbin temizliğinin bir sembolü, gösterisidir. Bu iplerde en özel kişisel eşyalar, mahrem mevcuttur. İstanbul’un renkleri iki balkon arası bir ipte can bulur.
Gali atölyesini çeşitli mekânlara taşıyarak “canlı resim çalışma performansları” ve grup çizim günleri de düzenliyor.
.......................
Napoli’ye ilk kez yıllar önce gittiğimde tıpkı İstanbul Soho’da Sedef Gali’nin “ipe asılı çamaşırlar” enstelasyonuna benzer görüntülerle karşılaşmıştım. Karşılıklı apartmanlar arasında asılan ipler ve onlara mandallarla iliştirilmiş rengârenk çamaşırlar...
Sedef’e bunu anlattım.
“Galiba giderek kaybolmakta olan
bir Akdeniz yaşam kültürü...”
Tarlabaşı’nın arka sokakları kadar Napoli’yi de anlatan Sedef Gali enstelasyonu Soho İstanbul’da.