DAHA 1961 yılında Ara Güler “Dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri” olarak gösterilmişti. (*)
Aradan geçen 58 yıl boyunca fotoğraf evreninin en pırıltılı yıldızları arasında oldu.
Çok sayıda küresel sergiler, ödüller, unvanlar kazandı. Dünya medyasında röportajları yayımlandı.
Büyük olaylar, büyük isimler onun merceğinden görüntülendi. Örneğin...
Picasso’nun 90’ıncı yaş günü için hazırlanan “Picasso: Metamorphose et Unite” adlı kitabın İngilizce, Fransızca ve Almanca baskılarında kapak fotoğrafı onundu.
Lord Kinross’un “Hagia-Sophia (Ayasofya)” kitabının fotoğrafları.
Çektiği ünlü Amerikalıların fotoğraflarından oluşan ve dünyanın birçok kentinde büyük ilgi gören “Yaratıcı Amerikalılar” adlı sergi.
Türkiye’nin tanıtılmasında da büyük katkıları olmuştur.
“Nemrut Dağı foto röportajı ile tüm dünya Nemrut Dağı’nı” onun fotoğraflarından tanıdı.
“Nuh’un Gemisi” foto röportajı da öyle. Yüzlerce sergi, onlarca kitap...
....................
Salı akşamı İstanbul Modern’in -geçici- binasında Ara Güler’in “İKİ ARŞİV, BİR SEÇKİ” sergisine girerken böyle görkemli ve derin bir sanatçının gökkuşağı altından geçtiğim hissine kapıldım.
Fotoğraflarıyla bereket yağdırmış, arkasında da yağmur sonlarındaki gibi bir gökkuşağı bırakmıştı.
İstanbul Modern’in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı açılış konuşmasında şöyle dedi: “Ara Güler müzemizin açıldığı 2004 yılında, koleksiyonumuza 52 fotoğrafını bağışladı. Fotoğraf bölümümüzün edindiği bu bağış çok önemli ve anlamlıydı.
Ara Güler Müzesi’nden de fotoğraflarla birlikte ona ait obje ve eşyaları da sunuyoruz.”
Yani... Ara Güler Müzesi’nin ve İstanbul Modern koleksiyonundan seçmelerle “İKİ ARŞİV, BİR SEÇKİ: Ara Güler’in İzinde İstanbul...”
...................
Ara Güler Usta’nın fotoğrafçılık öncesi de yaşamında ilk adımı gene sanata... Liseyi bitirdikten sonra Muhsin Ertuğrul’un yanında tiyatro ve oyunculuk eğitimi almış.
Edebiyat dergilerinde ve Ermeni gazetelerinde öyküleri yayımlanmış.
Ardından... Yeni İstanbul gazetesinde foto muhabiri olarak gazeteciliğe geçmiş.
Aralarında Paris Match ve Stern dergilerinin de bulunduğu yabancı yayın organlarının Türkiye muhabirliğini yapmış.
Fotoğraflarında her bakış, yakaladığı her an aslında gazeteciliğin “haber” unsurunu da yansıtıyor.
Ardından Hayat dergisinin fotoğraf direktörlüğü...
Sonunda sadece makineleri ve o...
Sanatın tek başına özgür yılları..
Büyük ustayı sevgi ve saygıyla anıyorum.
...................
(*) İngiltere’de yayımlanan British Journal of Photography Year Book.
Nâzım Hikmet Şeffaf Oda’da
Yarın usta şair Nâzım Hikmet’in ölümünün 56. yıl dönümü...
Biz Şeffaf Oda’da bugünden anıyoruz. Konuklarım “Yarına Davet Nâzım Hikmet” müzikli, şiirli gösterileriyle Yetkin Dikinciler, Senem Demircioğlu ve İklim Tamkan.
Müzikli gösteride Yetkin Dikinciler’in seslendirdiği Nâzım Hikmet şiirlerinin yanı sıra, Senem Demircioğlu ve İklim Tamkan’ın “İlk Atlas” albümlerinde yer alan ve Türk edebiyatında iz bırakmış şairlerin şiirlerinden bestelenen eserler de sahneleniyor.
Bu, Yetkin Dikinciler’in Nâzım’la ilk buluşması değil. Nâzım’ın hayatını anlatan “Mavi Gözlü Dev” adlı filmde de Nâzım’ı canlandırmıştı. Benzerliği etkilemiş, performansı alkışlanmıştı.
Senem ve İklim Viyana’dan konservatuvar arkadaşları. İklim piyanist, Senem opera sanatçısı...
“Yarına Davet” Nâzım Hikmet projesinin de yaratıcıları onlar.
Onlara önerim; bu gösterinin DVD kaydını çıkartmaları... Böylece çok daha fazla sanat ve şiir tutkunlarına ulaşması sağlanacaktır.
MİLYON DOLARLIK ÇAY
Ebru Erke lezzetlerin prensesidir. Milliyet’te yazıyor, biliyorsunuz.
Food & Travel dergisinin Genel Yayın Yönetmeni, La Cucina İtaliana dergisinin Yayın Danışmanı.
İtalya’da da geçerliği olan zeytin tadım uzmanlığı sertifikasının yanı sıra Münih’teki Doemens Akademisi’nden de aldığı eğitim sonrası dünyadaki sayılı “su someliyerlerinden” biri.
“Kahvaltı” adlı kitabından sonra şimdi de “ÇAY” kitabı da raflarda. (Remzi Kitabevi)
Ebru, Gobi Çölü’nde keçe çadırın içinde kısrak sütüyle hazırlanmış tereyağlı çayı da yudumlamıştı. Sri Lanka’da Hindistan cevizi sütüyle tatlandırılmış olanı da... Kore’de Budist kadınla saatler süren çay seremonisinde bulunmuştu. Hindistan Assam’da günde yüzlerce çayı tadarak değerlendirip, fiyatlandıran eksperlerin yanında kalmıştı. Tayvan’ın Alishan Dağları’nda dünyanın en kaliteli “oolong” çaylarının hasadına katılmıştı.
Sonra...
Hindistan’ın en güçlü çay otoritelerinden biri olan Parag Hatibaura’nın kapısını çaldı.
15 gün süreyle eğitim aldı.
3 ayda online eğitimi sürdü. Artık ITMA’ya (International Tea Masters Assosiation) bağlı bir çay someliyesi.
....................
Haftanın ortasında çarşamba günü Çırağan Sarayı’nda Boğaz’a bakan bir özel bölümde her birinin öyküsü olan tarihi yemekler eşliğinde “çay sohbeti” yaptık. Karaca’nın sponsorluğuyla düzenlenen geceden dinlediklerimizi ve çay yolculuğunu Ebru Erke’nin anlatımıyla sunuyorum:
Bizim çaylar dünyanın en iyileri arasında değil.
Nedeni kitapta.
Buna karşın Türkiye birey başına en fazla çayın tüketildiği ülke.
Oysa çayla tanışmamız çok da eski değil.
Çay daha çok Cumhuriyetle birlikte yaygınlaşmış.
Amerikan gazeteleri Çankaya Köşkü’nde Latife Hanım için “Mrs. Atatürk’ün sık sık çay davetleri yaptığını ve konuklarına kendi eliyle sunduğunu” yazmışlar.
Dünyanın en pahalı çayı “pu-erh” Çin’de bambu kalıplarında toprak altında bekletilerek fermante oluyor ve yıllandırılıyor.
Yıllandıkça lezzeti gelişiyor, değeri artıyor, probiyotik zenginliğiyle faydalı.
Geçtiğimiz yıl Londra’daki bir müzayedede 1900’lerin başından kalma 2060 gram “pu-erh” çayı 1 milyon 700 bin dolardan alıcı buldu.
TOİ’NİN YAZ MENÜSÜ...
ESRA Türker bizi topladı. Kuruçeşme Toi’de, İsmet Saz Şef’in “yaz menüsünü” tattık.
Harika Boğaz manzarası... Deniz mahsullerinden etlere uzanan bir lezzet sörfü. Nefis tatlılar.
Bunların her birini İsmet Şef’in ayrıntılarıyla anlatımı. İsmet Şef dokunuşlarıyla gerçekten bir
“lezzet büyücüsü...”
Onun mekânına her gidişimde yüzümde tebessümle ayrılırım.