Sabahları eve bütün gazeteler gelir.
Ders çalışır gibi en iki saat hepsine bakarım.
Haberleri ve kendimce seçtiğim yazarları okurum.
Dün önümdeki gazete yığınından elime ilk aldığım POSTA oldu.
İki manşet de aile içi dramdı.
Biri...
“Ağrı’nın Bezirhane köyünde kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’i öldüren katili babasının yeğeniymiş...”
Bazı fotoğraflar zihinlerde yer eder.
“Simge” olur.
Afganistan’daki masum bakışlı kız çocuğu.
İsrail askerine öfkeyle bağırarak tepki gösteren Filistin’li kız çocuğu...
Cansız bedeni Ege sahiline vurmuş Suriye’li çocuk.
Ve Ağrılı 4 yaşındaki Leyla...
Masmavi bakan o masum gözler içimiz kanatmıştı.
Bu nasıl canavar ruhtur ki 4 yaşındaki hayat dolu yeğenine kıyabiliyor?
Leyla açlıktan ölmüş.
....................
Diğer manşet “Beyin kanaması geçiren AİLE DRAMI...”
Önemli tematik kanalların Türkiye yayın haklarını elinde tutan Fatih Oflaz meğer öz kızına 7.5 yaşından 15 yaşına kadar cinsel tacizde bulunmuş.
Kızı şimdi 27 yaşında.
“Her gece kabusla uyandım, sonunda gerçeklerle yüzleşmeye karar verdim” diyor.
Önce...
Psikiyatr’a gitmiş.
Dördüncü seanstan sonra babayı da çağırmışlar.
Habere göre baba olanları kabul etmiş.
“Çocukluğunda geçirdiği bazı aile içi travmaların etkisinde kalmış olabileceğini” söylemiş.
Kızı ona “10 milyon dolar ve Türkiye’yi terket” demiş.
Baba 100 küsür bin dolar vermiş.
Kız “paraya” dokunmamış ve babasına aleyhine “cinsel istismar” davası açmış.
Baba 20 yıla makum edilmiş.
“İyi hal” nedeniyle ceza 18 yıla indirilmiş...
Bu arada da 3. eşi ve oğluyla birlikte İspanya’ya kaçmış, oraya yerleşmiş.
Hangi “iyi hal?”
Sadece cezanın azaltılması değil. Böyle bir rezilliğin yargılandığı davada sanık nasıl dışarıda dolaşabiliyor?
Bunca gazetecilik yapmaktan başka suçu (!) olamayanlar bile tutuklu yargılanırken 7,5 yıl boyunca öz kızına cinsel istismarda bulunan bir karanlık herif nasıl serbest dolaşır?
......................
Aile de perişan.
Örneğin Fatih Oflaz’ın kız kardeşi Esra Oflaz Güvenkaya...
Kederinden beyin kanaması geçirmiş.
Onun da bir çocuğu var.
Tanırım.
İyi bir anne ve eştir.
Sosyal sorumluluk projelerinde aktiftir.
Ailesinde böyle bir leke onu kahretmiş olmalı.
.......................
Öz babasından 7,5 yıl boyunca cinsel istismara uğrayan genç kadın -gazetedeki habere göre- “annemden de nefret ediyorum, abimden de” demiş.
“Beni babamın evine gönderdiği için, abimi de babama engel olmadığı için” diye nedenini açıklamış.
.......................
Ne yazık ki “aile içi dramların” sadece bazılarını öğrenebiliyoruz.
Çoğu kız çocuğu utanıyor, korkuyor ve susuyor.
Sırrını kimselere anlatamıyor, içine gömüyor.
Daha birkaç yıl evvel bir kahraman hanım öğretmen, Ege’de görevli olduğu köy okulunda kzı çozukların okul müdürü tarafından cinsel tacize uğradığını ortaya çıkarmamış mıydı?
“Ailelerin, çocuklarının adı çıkar diye bile bile sustuklarını da” televizyonlarda iddia etmişti.
.......................
Köylerden, cemiyetin en üst sosyal gruplarına kadar bu alçaklık, bu rezillik yaşanmakta.
Yani...
“Cahil halk” denilip geçilecek bir sorun değil.
Yasalar değiştirilmeli, cezalar ağırlaştırılmalı, yargı esneklik göstermemeli...
Ama ayrıca bu sosyal yara bütün boyutlarıyla araştırılmalı, nedenleri saptanmalı...
Sivrisinekleri öldürmek yetmez bataklık kurumalı.