CHP Genel Başkanı Kılıç-daroğlu dün konuşmasına gazetecilere “Bu sabah çok mutluyum” diyerek başladı.
Gerçekten yüzünde güller açıyordu!
Mutluluğunun sebebini “kara mizahla” açıkladı:
“Seçim kampanyası boyunca bize yer vermeyen gazetelerin bu sabah manşetlerindeyiz!..”
Gerçekten -özellikle- iktidara yakın medyada “CHP’nin karıştığını” yansıtan yayınlar sayfaları kaplamıştı.
....................
Aslında...
Sürpriz yok.
Bu bir CHP klasiğidir.
Dışa dönük yarıştan çok, “parti içi iktidar mücadelesi” değişmeyen gelenek.
Ama...
“Olağan şeydir” deyip geçilemeyecek dönemler de yaşanmıştır CHP’de...
Örneğin...
1970’lerde Bülent Ecevit’in başında olduğu “ortanın solu/demokratik sol” kadrosunun, CHP’nin kurucularından olan İsmet İnönü’ye bayrak açmış, onu genel başkanlıktan indirmiş olması...
Ve...
İzleyen iki seçimle CHP’nin oylarına sıçramalar yaptırması...
Yüzde 42 gibi bu güne kadar hâlâ CHP’nin erişemediği oy rekoruna imza atması.
.......................
CHP’nin vitrininde değil ama kapısının önünde “gövde gösterileri” var.
Parti içi muhalefet 24 Haziran sonuçlarına bakarak, “Kılıçdaroğlu istifa” sloganları attılar.
Satır arasını okuyanlar için “İnce... Genel Başkan” mesajı açıktı bu sloganlarda.
Dün de bu kez Genel Merkez önünde Kılıçdaroğlu taraftarları “destek” gösterisindeydiler.
Vitrine gelince...
Kılıçdaroğlu “Muharrem İnce partimizin önemli değeridir.
81 ili ziyaret edecekmiş.
Örgüte talimat verdim, ‘İnce’yi karşılamalarını, yardımcı olmalarını, uğurlamalarını’ istedim” söylemiyle “meseleyi, tam meseleye dönüştürmemek” tavrındaydı.
Muharrem İnce de “Kurultayı benden duyarsanız konuşursunuz ama duymayacaksınız” diyerek o da -mevsimsiz- bir yarış başlatmadı.
81 ili ziyaret ederek yerel seçim sonrasına kadar kondisyon yapacak anlaşılan.
......................
CHP’de kimse şu aşamada “bir karıştıran/ ayrıştıran” olmak istemiyor.
Yerel seçimlerin sonuçlarına kadar “yapıcı, katkıda bulunan, özverili” profil çizmek, ama bir “kurultay” için kondisyon güçlendirerek süreci değerlendirmek...
Bu ortamın sağlanması adına daha önce partide genel başkanlık yapmış olan “abiler” de devrede.
Altan Öymen ve Murat Karayalçın sırasıyla İnce’yi, Kılıçdaroğlu’nu ve Deniz Baykal’ı ziyaret ettiler.
Hikmet Çetin de onlarla birlikte olacaktı ama bir mazereti çıkmış.
Böyle “duyarlı” süreçlerde partinin “abilerinin” devreye girmeleri, yatıştırıcı, birleştirici mesajlar vermeleri, seçim sonuçları değerlendirmelerinde katkıları önemli.
Atatürk’ün kurucusu olduğu, Türkiye’nin en eski, en köklü partisinin demokraside misyonu ağırlıklıdır.