Bugün Ramazan Bayramı’nın ilk günü.
Okuyucu-larıma, milletimize, insanlığa hayırlı olmasını diliyorum.
Seçimlere de az kaldı.
Sonuçlar ne olursa olsun ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için güzellikler getirsin.
...................
Bir bayram anısı...
Tercüman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni’ydim.
Gazetenin sahibi merhum Kemal Ilıcak ve eşi Nazlı Ilıcak (*) ile birlikte 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Maltepe’deki yazlığına bayram ziyareti yapmıştık.
Demirel’in kendisinin bile “bitli yorgan” diye adeta yaka silkerek bahsettiği “İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti” felaket bir ekonomi bulmuştu kucağında.
Benzin, mazot, şeker, yağ hatta ampul bile yoktu.
Merkez Bankası döviz rezervi sıfırlanmıştı.
Tokyo’daki büyükelçiliğimiz çalışanlarına maaşlarının ödenmesi için Merkez Bankası’nın çekini Japon bankaları “Karşılığı yok gerekçesiyle” kabul etmemişti.
Hastalara ilaç, röntgen filmi bile ithal edemiyorduk.
Demirel, ziyaretimiz sırasında, “yurt dışı kaynaklardan, bankalardan kredi alamamaktan” yakınıyordu ki telefona çağırdılar.
Birkaç metre ötemizde yemek masasının önündeki sandalyeye bıraktı kendini ve konuşmaya başladı.
Dinledikçe yüz hatları geriliyordu, rengi kırmızıya dönüşmüştü.
Sonra konuşmayı noktaladı:
“Peki İhsan Sabri Bey, peki... Döndüğünüzde konuşuruz.”
Yanımıza geldiğinde sesi öfkeden ve üzüntüden titriyordu.
Şöyle dedi:
“Kredi almak için nereye uzansam sanki bir görünmez el bileğimden tutarak engelliyor. En son ‘Artık buna da karşılığı yok diyemezsiniz ya’ dedik ve Merkez Bankası altın stoklarını karşılık göstererek İsviçre’den kredi istedik.
Şimdi İhsan Sabri Bey (dönemin Dışişleri Bakanı Çağlayangil) telefon etti, altınlarımızı rehin ederek bile olsa kredi talebimizi reddetmişler.”
Nasıl da üzüntü yüklü bir bayram sabahıydı. Ve...
Böylesine her kapıdan çevrilmek nasıl da onur kırıcıydı.
...................
Şimdi doların yaptığı sıçramalar, büyüyen cari açık, kalıcı yabancı sermaye vanalarının kısılması, dünya ülkelerinden ekonomik baskılar, yüzde 10’u geride bırakan enflasyon...
Ama...
Devletin çarkları dönüyor.
Merkez Bankası döviz rezervi hiç de fena değil.
Özel sektör üretimini yapıyor.
İhracat rekora uzanmakta.
Yani elbette her şey güllük gülistanlık değil ama enseyi karartmamızı gerektiren bir durumda da değiliz.
24 Haziran’dan sonra daha iyiye gitmemek için şu sıraladığım göstergeler Hıdırellez ateşi gibi üzerinden atlanabilecek alevlerdir.
...................
(*) 74 yaşında hâlâ hapiste olan Nazlı Ilıcak’ın da bayramını kutluyorum.
‘SEVMEK ZAMANI’
Bugün bayramın birinci günü... “Bayram özel Şeffaf Oda”da konseptimiz sevgi...
“Yine Sev Yine” single’ıyla Tuğba Yurt ve Ulu Önderimiz Atatürk’ün şıklığını anlattığı “Daima Şık” adlı kitabı, Sabahattin Ali belgeseliyle Nebil Özgentürk konuklarım.
İkisi de bize sevmeyi anlatıyor. Biri şarkılarıyla, diğeri, belgesel ve kitaplarıyla...
Programa Atatürk’ümüzün en sevdiği parça olan “Yemen Türküsü” ile başlıyoruz.
Tuğba güzel yorumluyor. Onun sesindeki buğu gözlere yansıyor.
Saygıyla anıyoruz Ata’mızı...
Ardından Sabahattin Ali, Kayıp Kemiklerin İzinde belgeseli ile duygu yüklü dakikalar... Ve Tuğba’nın yorumuyla Sabahattin Ali’nin “Aldırma Gönül...”ü
Galatasaray Tarihi ve Efsaneleri belgeseline geçiyoruz.
Nebil harika bir iş çıkarmış. 15 bölümlük belgeselde bir bölüm Çanakkale’de şehit düşen Galatasaray Lisesi öğrencilerini anlatıyor.