Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Takvim yaprağının, hatta akrep-yelkovan dönüşlerinin “kritik” zaman çizgisine çok yaklaşıldı.
Cumhur-+başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrin’e TSK harekâtı için “48 saati” işaret etti.
İktidarın gayri resmi ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli artık dakikaları dile getirerek “Sabaha karşı” dedi.
İktidara yakın “a haber”de “Belki şu sıralarda harekât başlamış olabilir” yorumları yayınlandı.
Yani...
“Dönüşü olmayan bir yolun sonlarında olduğumuz” algısı oluşmuş bulunuyor.
Toplum psikolojisi de -genelde- böyle bir hareketlenmeden yana.
ABD öylesine göstere göstere tavır koyuyor ki Türkiye insanının iç dünyasında tepkilerin yükselmesi doğal.
Buna bir de “aldatılmışlık”, daha da ötesi “ihanete uğramış olmak” hissini de ekleyiniz.
70 yıla yakın süredir NATO müttefiki, stratejik ortak, dost bellenmiş olan ABD’nin gözümüze sokarcasına, Türkiye’yi bölmek amaçlı PKK’ya ve onun ad değiştirmiş türevi “PYD”ye omuz vermesi anlaşılır gibi değil.
Türkiye sınırı boyunca “30 bin kişilik sınır gücü oluşturacağını, bunun eğitiminin verilmekte olduğunu” açıklaması bardağın taşmak üzere olduğunu gösteriyor.
....................
Sadece Afrin değil, Amerikalı askerlerin, subayların da bulunduğu Menbiç’in de “hedefte yer aldığını” vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan gene de “kapıyı aralık” bırakıyordu.
ABD’nin “bu yanlışından dönmesi umudunu” dile getiriyordu.
Gerçekten Türkiye-ABD ilişkilerini deyim yerindeyse son anda “ipten alacak” olan adımı ancak ABD atabilirdi.
Fakat...
Şu satırların yazıldığı dakikalara kadar Washington’dan beklenen “sağduyu ışığı” yanmış değil.
Tersine...
Cumhur-başkanı Erdoğan “yakın ve ciddi tehlikeyi” gözler önüne seren bir açıklama yaptı.
“Başkan Trump’ı aradığını, onun ‘size döneceğim’ dediğini, ama dönmediğini” söyledi.
“Ben aramam, aramayacağım, o arayacaktı” dedi.
Her an başlaması beklenen “TSK’nın Afrin’e girmesi” gibi bir “kritik” süreçte iki ülkenin zirveleri arasında bir “kopma” gerçekten çok düşündürücü.
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ın NATO toplantısında ABD Genelkurmay Başkanı ile konuşması, iki kadim müttefik ülke ilişkilerine bir “hayat öpücüğü” üretir mi?
“Kesin” ve “zaman verecek” kadar “angaje” söylemlerden sonra Türkiye’nin son anda, karşı taraftan hiçbir “tatmin edici” işaret almadan fren yapması mümkün mü?
Türkiye’nin “sadece konuştuğu” izlenimi verecek bir imaj çizmesini düşünün. Bu görüntü ABD’nin arkasında olduğu Afrin’deki terör güçlerine karşı harekâttan daha az ağırlıkta değil.
.....................
Burada, Rusya’nın tavrı da “belirleyici...”
Türkiye’den girecek tankların, zırhlı araçların coğrafyası mayınlanmış.
Afrin’deki teröristler de roketler ve diğer etkili silahlarla ABD tarafından donatılmış.
TSK’nın başarıyla ve kısa sürede harekâtı tamamlaması için F-16’lar en önemli ve vurucu üstünlüğümüz.
Oysa...
Düşürülen Rus jeti olayından sonra, F-16’larımızın Suriye sahasında uçuşlarına Rusya kırmızı ışık yakmıştı.
Rusya, bunu yeşile dönüştürecek mi?
Zorlu bir süreçteyiz.