24 Haziran’ı şu iki “yüzde 10” etkileyecek.
Cumhur- başkanı seçimi için Recep Tayyip Erdoğan’a yüzde 45’ten aşağı oy oranı gösteren kamuoyu araştırma şirketi -biri hariç- yok.
O araştırma şirketi de “yüzde 42” bulmuş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan henüz kampanyayı başlatmış ve sahaya inmiş değil.
Ama...
Gene de “yüzde 50+1 oya” açık ara en yakın isim.
Araştırmalar yüzde 10’luk bir “kararsızlar” kesimini işaretliyor.
Bütün çalımlar bu yüzde 10’luk dar alanda atılacak.
O dar alanda paslaşmalarla oranlar zorlanacak.
.......................
Milletvekili seçimlerinde de bir kritik “yüzde 10” var.
HDP’nin yüzde 10 barajı aşıp aşmaması Millet Meclisi’nde çoğunluğu AK Parti’nin ya da “Millet İttifakının” almasını belirleyecek.
HDP oyları yüzde 10 barajını aşmazsa, AK Partinin doğu ve güneydoğu anadoludan ve de daha az sayıda olsa bile İstanbul gibi büyükşehirlerden toplam 50 milletvekili daha fazla çıkarmasına yarar.
Bu -fazladan- 50 milletvekiliyle Meclis çoğunluğunu elde etmesi daha büyük olasılık.
Ama...
HDP Türkiye genelinde yüzde 10’u aşarsa bu 50 milletvekili artı CHP’ye de gitmiş sayılabilecek milletvekillerinin tamamını kazanır.
60’a yaklaşır.
Ki bu da Millet Meclisi’nde “Cumhur İttifakı” partilerin milletvekillerinin az farkla da olsa çoğunluğu istemelerine sebep olabilir.
.......................
Bu hesaplar yapılıyor, yayınlanıyor, TV söyleşilerinde, tartışmalarında dile getiriliyor.
Topluma yansıyor.
Özellikle CHP seçmeninden, milletvekili seçimlerinde HDP’ye sırf bu nedenle kaymalar yaşanabilir.
“Demirtaş’a, sempati fantezileri” gibi matematiği olmayan güdülerle değil, tamamen “Meclis çoğunluğunu elde etme” denkleminin gereği olarak görüldüğü için.
HDP zaten araştırmalara göre yüzde 9- 9,5 dolaylarında görünüyor.
CHP seçmeninden yüzde yarımı biraz aşan oy kaymasıyla HDP’nin barajı aşması mümkün.
.........................
24 Haziran sonrasına bir projeksiyon yapalım.
HDP yüzde 10’u aşamazsa ya da aşmışsa bile “Cumhur İttifakı” seçmen nabzı tutan araştırmaların öngördüğünden çok daha yükseğe kaldırmışsa çıtayı...
Başkanlık sistemine tam olarak geçişte sıkıntı yaşanmaz.
Ancak...
Yukarıda anlattığım “HDP’nin barajı aşmasıyla” Meclis’te “Cumhur ittifakı” çoğunluğu yakalayamamışsa...
Sancılı bir dönem başlayabilir.
“Başkan ve onun parlamneto dışı bakanlardan oluşan hükümeti” gerçi güven oyuna ihtiyaç olmaksızın göreve başlar ve icraata geçer fakat devletin çarkları uyum içinde olmaz.
Meclisin, yasalar çıkararak Cumhurbaşkanı ve hükümetinin icraatını -nispeten- engelleme imkanlarını zorlayacağını hatta dayatacağını tahmin etmek zor değil.
Böle bir durumda Recep Tayyip Erdoğan birinci ya da ikinci turda Cumhurbaşkanı seçilmiş olması halinde Türkiye’yi hem Cumhurbaşkanı hem Millet Meclisi seçimlerine götürmek yetkisine sahip.
Ne denli riskli olursa olsun Erdoğan’ın bunu göze alacak tabiatına 16 yıldır tanığız.
Bir de...
Millet Meclisi seçim sonuçlarının, -ikinci tura kalırsa- Cumhurbaşkanı seçim sonuçlarını nasıl etkileyeceği konusu var.
Bir başka yazıya.