Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bir açıdan “15 Temmuz şehitlerini anma etkinlikleri” ile “Kemal Kılıçdar- oğlu’nun uzun yürüyüşü” Türkiye’de yarı yarıya ayrışımın yansıması gibi algılar üretebiliyor.

Batı medyasında iki farklı zihniyette ayrışmanın “derinleştiği” iddiaları yayımlanmakta.

Ama...

Başka açıdan bakıldığında, “demokrasi derinliği tahlili” de yapılabilir.

Şöyle ki...

Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’da “demokrasi yürüyüşünü” başlatıyor.

Arkasında gittikçe büyüyen bir toplulukla İstanbul’a kadar, “demokrasi olgunluğu” denebilecek yürüyüşünü ufak tefek tatsızlıklar dışında tamamlayabiliyor.

Haberin Devamı

Bu yürüyüş devletin görevlendirdiği “güvenlik güçlerinin” koruması altında gerçekleşiyor.

Türkiye’nin daha önceki dönemlerden siyaset sicilinde böyle bir görüntü yok.

Muhalefet lideri siyaseti Meclis dışına, caddelere, şehirlerarası yollara döktüğünde “polis” görüntüsü varsa, bu hep, hareketi “engellemek”, topluluğu “dağıtmak” için olmuştur.

Coplar inip kalkar, polis atları topluluğun üzerine sürülür, hadiseler çıkardı.

Hatta vaktiyle İsmet İnönü’nün başına atılan taşlar gibi, demokraside ilkelliği yansıtan çok üzücü, rahatsız edici, toplumda ayrışmayı tetikleyen müdahaleler olurdu.

Bu kez, -tam tersine- polis, muhalefet liderinin ve beraberindekilerin bu “demokratik hak kullanımını” korumak için vardı yürüyüşte.

Kılıçdaroğlu ve takipçilerine dışarıdan olası tecavüzleri, müdahaleleri, engellemek üzere iktidar tarafından görevlendirilmişti polis.

Bu açıdan bakıldığında “güzel bir tabloydu.”

“İşte demokrasi” ilk izlenimini veriyordu.

......................

Bir de tersini düşünün.

Ağzımdan yel alsın...

Yürüyüş sürerken “sosyal dokusu netameli” yörelerde, Kılıçdaroğlu ve takipçilerine başka gruplar müdahale ediyor, hatta saldırıyor olsalardı...

Polis “kamu düzeninin bozulmasına neden olduğu” gibi “sığ” gerekçeler üreterek yürüyüşçüleri engellemiş bulunsaydı...

Ortalık karışsaydı...

Havada taşlar uçuşsaydı...

Türkiye’nin ne hale gelebileceğini tahmin etmek zor değil.

.........................

Burada iktidarın “sadece güvenlik güçleri görevlendirmekle kalmadığının” da belirtilmesinde fayda var.

Haberin Devamı

Ankara kulislerinden izlenimlerime göre, AK Parti yürüyüş güzergâhı önündeki yerleşme yerlerinin il ve ilçe yönetimlerine de “ayar” vermiş.

Taraftarlarına, sözel ve fiziksel müdahalelerle yürüyüşün zıvanadan çıkarılmaması bildirilmiş.

“Yürüyüşe karşı sert söylemlerine” rağmen MHP’lilerin ve ülkücülerin de güzergâhtan uzak kaldıklarının altını çiziyorum.

.........................

Yanı sıra...

Kılıçdaroğlu da yürüyüşünde “parti” flaması, pankartı ya da başka “sloganlar” yazılı dövizlerin bulunmasını yasaklamıştı.

Sadece “adalet” pankartları...

Böylece yürüyüşü bir partinin tekelinde göstermemeye dikkat etmişti.

“Sözel ya da fiziksel olası müdahalelere” sadece “alkışla” cevap verilmesini istemişti.

........................

Uzun “yürüyüş” gibi “15 Temmuz etkinlikleri” de tek partinin ya da AK Parti ve MHP’nin değildi.

Milletin tamamının tavır koyuşu oldu.

........................

Bu açıdan bakıldığında, “demokrasi olgunluğu” ve “demokraside derinleşme” örneğini yaşadık denebilir.