Cumhur- başkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın “BEN, ÖTEKİ VE ÖTESİ - İslam-Batı İlişkileri Tarihine Giriş-” kitabı (*) 15 günlük tatilimde okuduğum kitaplardan biri.
İlgiyle okudum.
Yazıma, kitaptan şu alıntıyla başlayayım:
Yunan mitolojisindeki meşhur bir hikâyeye göre Zeus, Finikeli bir asilzade olan Europa adlı genç bir kıza âşık olur.
Europa’nın çok sevdiği bir “beyaz boğa” şekline girerek ona yaklaşır. Boğayı gören Europa, hayvanın yanına gelerek onunla oynamaya başlar ve sonra ona biner.
Bunu fırsat bilen Zeus kanatlarını açarak havalanır ve Europa’yı kaçırır.
....................
Kaçırıldığını anlayan Europa, Zeus’a kendisini bırakmasını, aksi halde atlayacağını söyler.
Çığlıklarına cevap alamayan Europa kendini beyaz boğa suretindeki Zeus’un üzerinden boşluğa bırakır.
Düştüğü yer, bugün Avrupa toprakları olarak bilinen yerdir.
Bu trajik olaydan sonra bu topraklara Europa adı verilir. Kelime, Şarlman’ın hükümran olduğu 8. yüzyıldan itibaren bütün Avrupa dillerinde kullanılmaya başlar.
(Europa, Fransızca Européenne ve İngilizce European kelimeleriyle “Avrupalı” tanımının köküdür. G.C)
AVRUPALININ KÖKENİ
İBRAHİM Kalın -diğer bazı “Avrupa kökeni” teorilerinin yanı sıra bu en yaygın kabul edilen mitolojik anlatımla bir mesaj veriyor.
Finike kadim tarihte Güneybatı Anadolu’nun Teke yarımadasında bulunan yörenin (devletin) adıdır. Ve Avrupa aslında Anadolu kökenlidir. Bugünkü anlamıyla “Batı” değildir.
Ne yazık ki Türkiye’nin resmi okul müfredatında yer almayan ve öğrencilere okutulmayan bu mitoloji anlatımı, Robert Kolej gibi bazı liselerimizde öğretilmekle beraber, yaygın ve genel bir bilgi değil.
Oysa önemli.
Türkiye’nin AB’ye “tam üyelik” görüşmelerinde, “hayırcıların” öne sürdükleri “Türkiye Avrupalı değil” söylemlerine karşı, bizim “şık” bir cevabımız olabilirdi/olabilir.
“Avrupalı kimliğinin” iki sütun üzerinde yükseldiğini, bunlardan birincisinin kadim Yunan kültürü (demokrasi), ikincisinin Hıristiyanlık (Kudüs’te doğan) olduğu iddiasına kültürel derinliği olan bir cevaptır, Kalın’ın anlattığı “Europa’nın kaçırılışı.”
Ama “Yunan mitolojisindeki uçan beyaz boğa, Tanrı Zeus, Finikeli Europa adlı asil genç kız fiktif yani hayal ürünü” itirazı olanlara gene kadim Yunan’dan bir “Avrupa” tanımı daha yansıtıyor İbrahim Kalın “Europa” kelimesinin etimolojisi için şöyle yazmış:
Yunancada “euros”un anlamı “geniş...”
“Pa, opsis, optikos” ise “göz, yüz, bakış” anlamındadır.
Bu ikisinin birleştiği Europa “geniş bakabilen” ya da “açık zihin” anlamındadır.
Yani...
Avrupa kendini sadece bir “Hıristiyanlar kulübü” parantezine sıkıştırmamalı, kimlik tanımını “geniş bakarak, açık zihinle” yapmalıdır.
Böyle geniş bakılacak olursa, dayandığı diğer sütun Hıristiyanlığın da Kudüs’te doğduğunu, “Batı” algısının üzerindeki büyük soru işaretini görebilir.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kökü olan Osmanlı’nın da Avrupa’nın 500 yıl boyunca büyük bölümünde olduğunu da...
......................
İbrahim Kalın “tuğla” denilen “hacimli” kitabında “tarafların” kendi “ben”lerini, “öteki” gördüğü üzerinden tanımladığını, bunun aşılması gerektiğini sağlam tarihi gerçeklerle ortaya koymakta.
Türkiye’nin AB üyeliği aslında 1000 yılı aşkın, gerçeklerin değil algıların tayin edici rol oynadığı “Batı-İslam” kırılmalarında “yapıcı, keşif ufukları” açabilecek.
Zaman zaman kitabın sayfalarından başka alıntılar da sunacağım.
Özellikle Türkiye-Almanya ilişkilerindeki gerginliğin AB’nin bütününe sirayeti olasılığı/tehlikesi nedeniyle önemli katkıları olabilir.
.....................
(*) İbrahim Kalın - İnsan Yayınları “Tarih Dizisi” , 11. baskı, Mart 2017