Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Son derece yoğun bir haftayı geride bıraktık. Dış politika konusunda çalışan ve dünya meselelerini izleyen kişiler için müthiş bir haftaydı. Aslında 8 gün yaşadık. Avrupa Birliği (AB) Devlet ve Hükümet Başkanları toplantısıyla başladı; G7 zirvesi ile devam etti; İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen ve 3 gün süren NATO zirvesiyle sona erdi. 

Toplantılarda yaşanan gelişmeler dakika dakika aktarıldı. Ancak haber akışından dolayı, bazı konular detaylandırılamadan, diplomatik koreografinin gölgesinde kaldı. Bunların arasında kuşkusuz Türkiye’yi de yakından ilgilendiren ‘Stratejik Konsept’ yer alıyor. 12 yılın ardından NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Stratejik Konsept belgesini yeni tehditlere ve dünyanın yeni haline göre güncelleştirdiler. Aslında daha erken bir tarihte güncelleştirilecekti ancak Trump döneminde hem belgeyi zamanın ruhuna uyumlu hale getirme çalışmaları, hem de NATO’nun yeni genel sekreter seçimi ertelendi. Bu ertelemeler aslında hem Türkiye hem de NATO açısından hayırlı oldu. Madrid’de kabul edilen Stratejik Kavram belgesi de Rusya-Ukrayna savaşı olmasaydı veya Trump yeniden seçilmiş olsaydı bu denli kapsamlı ve iddialı olmazdı herhalde. 

Haberin Devamı

Zirvenin gölgesinde kalan ‘Stratejik Konsept’

ABD’nin NATO bağları 

Beyaz Saray’ın kiracısından bağımsız olarak ABD’nin NATO’ya olan taahhütlerini daha kalıcı ve bağlayıcı kılacak önlemler de yok değil. ABD, NATO’ya yönelik yükümlülüklerini Avrupa ülkeleriyle ikili anlaşmalar çerçevesinde değil, doğrudan NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanının emrine vereceği kuvvetlerle yerine getirerek, Washington’daki olası siyasi çalkantılara karşı bağışık olan bir güç tahsis edecek. Ayrıca 27 Şubat 2022’de kaleme aldığım makalede önerdiğim üzere, ABD, Avrupa’ya askeri malzeme yığınağı yapacak. Bu sayede, bir çatışma çıkması halinde Avrupa’ya sadece asker göndererek ivedilikle savunmaya, gerekirse taarruza geçebilecek. 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, zirve öncesi çeşitli basın toplantılarında zaten Rusya’dan ‘doğrudan tehdit oluşturan’, Çin’den ise İttifak’ın ‘değerlerini tehdit eden’ ülke olarak bahsetmişti. Paris ve Berlin, Çin’e bu kadar sert atıfta bulunulmasına karşı çıkmıştı. Ancak Avrupa Dış ilişkiler Konseyi’nden Jana Puglierin’in altını çizdiği üzere, 4 Şubat’ta Çin’le Rusya arasında sınırsız işbirliği anlaşması imzalandıktan sonra Almanya, Çin’in Avrupa’yı zayıflatıp bölme çabasında olduğuna nihayet kanaat getirerek çekincesinden vazgeçti. 

Haberin Devamı

3. Maddeye atıf

Zirvenin gündeminden kaçan bir diğer konu, yeni stratejik konseptin sıklıkla NATO’nun kurucu antlaşmasının 3’üncü maddesine atıfta bulunması. Milliyet’in sadık okurları, 14 Şubat 2021, 25 Mart 2021 ve 30 Ocak 2022’deki yazılarımda bu konuyu gündeme getirdiğimi hatırlayacaklar. Avrupalı müttefikler, kolektif savunma konusunda hala ağırlıklı olarak ABD’ye güveniyorlar. Fransa ve Türkiye birer istisna teşkil ediyor. Fransa özerk nükleer gücüyle, Türkiye ise dev konvansiyonel askeri imkan ve yetenekleri sayesinde. Sair Avrupalı ülkeler 5’inci maddeyle ‘afyonlanmış’ olup, sırtlarını tamamen ABD’ye dayamış durumdalar. ABD bu durumdan rahatsız. 3’üncü maddeye atıfla ABD, Avrupa’ya külfet paylaşımı çağrısında bulunuyor. Ayrıca üye ülkelerin ortak Ar-Ge, çifte kullanıma yönelik, yani sivil ve askeri kullanımlı sanayii geliştirmelerini teşvik ediyor. Bu bağlamda sanırım ambargo veya kısıtlamalar sadece 3’üncü madde ile çelişmeyecek, aynı zamanda NATO liderlerinin mutabık kaldıkları Stratejik Konseptle de ters düşecek. 

Haberin Devamı

Terör tehdidi 

Aynı düşünceyle terörizm de müttefiklerin karşı karşıya kaldıkları tehditler arasında yer alıyor. Belgenin 10’uncu maddesinde ‘terörizmin tüm biçimleri ve tezahürlerinin doğrudan bir asimetrik tehdit’ olduğu ifade edilirken, ulus ötesi dahil olmak üzere devlet dışı silahlı gruplar, terör ağları ve devlet destekli aktörlerin NATO’yu tehdit ettiğinin altı çiziliyor. Bu çerçevede terörle mücadele NATO’nun kolektif savunmasının bir parçası olarak nihayet yerini buldu. Ankara’nın bu konudaki çabaları da göz ardı edilmeyecek nitelikte. Zira belgenin caydırıcılık ve savunma başlığı altında yer alması son derece önemli. 

NATO 360° 

Stratejik Konsept belgesinde İttifak, 360 derece yaklaşımı çerçevesinde sadece NATO dışındaki bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeyi hedeflemiyor. Aynı zamanda çok taraflı kurumlarla da ilişki ve işbirliği geliştirme peşinde. Kuşkusuz bu amaca yönelik en yakın aktör AB. Ancak AB’nin de NATO’ya üye olup AB’ye üye olmayan ülkeleri içeren işbirlikleri geliştirmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bu ülkeler de sadece Türkiye veya Norveç değil. İngiltere, Kanada ve ABD de AB ile işbirliği geliştirmeyi hedefliyor. NATO, stratejik otonomi peşinde koşan AB’ye, stratejik işbirliğine odaklanması çağrısı yapıyor. ABD’nin NATO nezdindeki eski daimi temsilcisi ve Chicago Konseyi Küresel İşler Başkanı Büyükelçi İvo Daalder, zirve günü Politico’ya yazdığı makalede, AB’nin tek başına kendi köşesinde imkan ve yetenek geliştirmeye çalışacağına, stratejik işbirlikleri geliştirmesi gerektiğini savundu. Rusya-Ukrayna savaşının şimdilik müttefiklere sıçramamasının NATO sayesinde olduğunu usulünce hatırlatıyor. Keza Carnegie Vakfı uzmanı emekli Büyükelçi Alper Coşkun da, kaleme aldığı analiz makalesinde, yeni bir jeopolitik rekabet çağında NATO’nun rolünü yeniden kalibre ederken, müttefikler arası güveni yeniden inşa etmesinin önemine vurgu yapıyor. 

Teknolojilere kolektif yatırım 

NATO’nun imkan ve yetenekleri arasında yer alan erken uyarı uçakları AWACS’ların modernizasyonu konusunda nihayet bir kavram ve takvim belirlendi. Zirve bildirisinin 10’uncu maddesi buna ayrılmış durumda. Keza stratejik kavram belgesinin 24’üncü paragrafı da kısa adı DIANA olan Kuzey Atlantik savunma inovasyon hızlandırıcı fonu çerçevesinde müttefiklerin istihbarat başta olmak üzere savunma alanında teknolojik eksikliklerini giderebileceklerini ifade ediyor. Birçok müttefikin istihbarat konusundaki eksiklikleri düşünce kuruluşları tarafından da dile getiriliyor. ECFR’ın kıdemli araştırmacısı Gustav Gressel, Madrid zirvesiyle ilgili Milliyet’e gönderdiği değerlendirmede, Almanya ve İtalya gibi ülkelerin istihbarat, imkan, yetenek ve değerlendirme konusundaki eksikliklerinden dolayı, Rusya’nın bazı G7 ülkelerinin ambargoya tabi tutulmayan sivil teçhizatlarını askeri amaçla kullanabileceğinin altını çiziyor. 

Kaynak artırımı 

Müttefikler, NATO zirvesinde İttifak’ın bütçesini ciddi ölçüde artırmayı kararlaştırdılar. Fransa’nın bu hususta da biraz geri adım atmış olması etkili oldu. Zira bu sayede, NATO’nun sivil ve askeri bütçesiyle güvenlik yatırımlarına yönelik bütçeleri artacak. Neticede insan kaynakları açısından İttifak daha da zenginleşecek. 

Stratejik Konsept NATO’nun iklim değişikliğinden kaynaklanan güvenlik sorunları konusunda dünyada önder olacağını ilan ederken, bu husustan kaynaklanan güvenlik sorunlarına karşı da strateji, planlama ve önlem geliştireceğinin işaretini veriyor. 

NATO, Finlandiya ve İsveç’in müstakbel katılımlarıyla biraz daha Avrupalılaştı. Aslında sıra AB’nin biraz daha Atlantikleşmesine geldi. AB’ye üye ülkeler ile NATO’ya üye ülkeler arasındaki güven bunalımına son vermek de çok önemli. Bunun için de yeni bir krizi beklememek gerekiyor...