Ta İttihat ve Terakki’den, ondan bire bir tevarüs eden CHP’nin tek partili yönetimlerinde devlet, hükümet ve bürokrasi iç içeydi. Yani bir ilin CHP’li il başkanı ile belediye başkanı ve valisi aynı kişiydi.
Uzun müddet süren tek partili sistem, bürokrasiyi A’dan Z’ye kendinden yapmıştı. Bundan dolayıdır ki eskiler CHP’ye memur partisi derlerdi. Çok partili hayata geçince de CHP’nin karşısında yer alan (CHP’nin içinden çıkmış olmasına rağmen) DP’ye de köylü partisi denilirdi.
Nasıl denilmesin ki? CHP’nin iktidarında şekerin kilosu memura on kuruştan verilirken, vatandaşa beş liradan satılıyordu. Böyle bir memur rakip partiyi hazmedebilir mi?
Bürokrasi kelimesi de Fransızca kökenli olup, ‘büro’ (daire-memurlar) ve ‘krasi’ (güç-iktidar) kelimelerinin bileşiminden oluşur ve büroların iktidarı anlamına gelir.
Bu güç (bürokrasi), yönetim erkiyle (devlet-hükümet) de birleşince, ortaya bizdeki gibi, halkına zulmeden, halkına rağmen iş gören (görmemek için bin bir dereden su getirten) devlet anlayışı çıktı.
1950 seçimleriyle halk, CHP’yi iktidardan uzaklaştırdı ama bürokrasi olduğu yerde kaldı. İşte bu bürokrasi, CHP’nin dışında gelen tüm iktidarları düşman belledi ve onlara ayak diredi.
Bürokrasi, kendi partisini seçmeyen halktan adeta intikam aldı.
Böylece devletle milletin arası açıldı. Bu durumu fırsat bilen odaklar, devletine düşman olan halktan, her çeşit terör örgütüne militan bulmakta zorlanmadı.
Bütün bu olumsuzluklara ilaveten, gelen iktidarları ‘iğdiş’ etmek üzere ‘vesayet anayasaları’ yapılınca, devletinin karşısındaki halk, dokuz kocalı Hürmüz’e döndü.
Vesayet rejimini ortadan kaldırmak için yoğun gayretler sarf edildi. MHP’nin tarihe geçen desteğiyle Başkanlık sistemine geçilerek, devletin tepe yönetimindeki vesayet ortadan kaldırıldı.
Yasama (TBMM) ve Yürütme (Hükümet) istedikleri kadar kanun çıkarsın veya KHK ve yönetmelikler çıkarsın, bunları halka tatbik edecek (uygulayacak) bürokratlardır.
Bürokratlar eskinin alışkanlıklarıyla, hem hükümete ve hem de halka ayak diremeye devam ediyorlar. Daha doğrusu, zihniyetlerinin gereğini yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, kamu hizmetlerinde bürokrasinin azaltılmasına ilişkin bir genelge yayımladı. Resmi Gazete’de yayımlanan genelgede: “Milletimize hizmetlerin süratli ve en iyi şekilde sunulması, devlet ve millet bütünleşmesini zedeleyen davranışlardan kaçınılması gerekmektedir. Bu itibarla, kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan tüm başvurularda, talebin sonuçlandırılması, başka bir idari makamın görev alanında kalsa dahi başvurular anında incelenerek takip edilecek, talebin ilk başvuru yerinde neticelendirilmesine özen gösterilecek, başvuru sahibine yapılan işlemler hakkında gecikmeksizin nihai ve kesin bilgi verilecek” denilmektedir.
Kırk yıllık Yani, olur mu Kani; ne dersiniz?
Hidayete ererse olur değil mi; o da zihniyet değişmesinden başkası değildir.
Asıl mesele budur, bu da ‘atomu parçalamaktan zordur!’