Yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini dillerine dolayanlar var. Halbuki bu sistemde yürütme tek kanattan oluşmaktadır. Bu yüzden yürütme yetkisini kullanan Cumhur-başkanı’nın sorumsuzluğu kaldırılmış, belli şartlarla cezai sorumluluğu getirilmiştir.
Üstelik yeni sistemin kararnameleri, eskisi gibi Meclis’in raflarında olup, ‘Biz yaptık oldu!’ cinsinden değildir. Demokrasinin ruhuna uygun şekildedir. Şöyle ki: Olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri Resmi Gazete’de yayımlandıkları gün TBMM’nin onayına sunulmak ve yayım tarihinden itibaren üç ay içerisinde görüşülüp sonuçlandırılmak zorundadır.
Üç ay içinde sonuçlandırılmayan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yürürlükten kalkmaktadır.
Daha önce de yazmıştık; yeni sistemde ne Cumhurbaşkanlığı ve ne de Bakanlar Kurulu (Kabine), TBMM’ye kanun teklifi veya tasarısı sunamıyorlar. Bunun tek istisnası, Cumhurbaşkanı’nın sadece bütçe ve kesin hesap kanununu Meclis’e sunmasıdır.
Cumhurbaşkanı’nın Meclis’e sunduğu bütçe kanun teklifi süresinde yürürlüğü konulamazsa, geçici bütçe kanunu çıkarılır. Geçici bütçe kanununun da çıkarılmaması durumunda, yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar, bir önceki yılın bütçesi, yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanır.
Görüldüğü üzere, eski sistemde her şey Meclis’i tıkamak ve hükümetin elini kolunu bağlamak için yapılmış (güvenoyu, gensoru, bütçe oylaması, vb.). Yeni sistemde ise, bütün bunlar kaldırılarak veya demokratik şekle sokularak millete hizmetin önü açılmıştır.
Yine yeni sistemde: Bir kişi seçim döneminde ya cumhurbaşkanı adayı ya da milletvekili adayı olabilecektir. Yürütme makamı, seçim dönemi dışında boşalmışsa ve yeni seçilen cumhurbaşkanı milletvekili ise, milletvekilliği düşecektir. Aynı şekilde bakanlar da milletvekili sıfatını taşıyamayacaktır.
Yani hükümet hükümetliğini, Meclis Meclisliğini bilecek, herkes kendi işine bakacak ve başkalarının işine burnunu sokamayacaktır.
Bu durumda, Meclis, kanun çıkarmada ve denetimde daha güçlü kılınmış olmuyor mu?
Yoksa hükümetleri sudan sebeplerle düşürmek ve aldıkları kararları iptal ettirmek ve getirdiği bütçeyi onaylamayarak düşmelerine sebep olmak mı Meclis’e güç katıyor?
Milletin seçip işbaşı yaptırdığı hükümeti çalışamaz kılmak ve düşmesini sağlamak; millete rağmen iş yapmak, millete dayatmak ve milleti horlamak değil de nedir?
Yeni sistem, milleti, işin odağına koyarak, baş tacı ediyor; amaç, devletin tüm kurum ve kuruluşlarına milli iradeyi yansıtmasıdır.
Millete hizmetin önünü açmak için yapılan tüm bu girişimler, elbette vesayet odaklarının ve onlardan beslenen kimi kesimlerin hoşuna gitmeyecektir.
Zira, yeni sistemle onların çanlarına ot tıkandı! Millete hizmetin ‘garson’luktan geçtiğini ve asla efelenmek olmadığını ve millete dayatılamayacağını, herkes gibi onlar da anladılar.
Bugün anlamadılarsa, yarın mutlaka anlayacaklardır.
Zira atı alan Üsküdar’ı geçti!
Geçmişler ola!