Seçimin gerçek kazananı; büyük bir olgunluk içinde bu işi başaran ve tüm dünyayı kıskandıran halkımız, seçimin gerçek kaybedeni ise, yalan, iftira ve sahtekarlıkları ayyuka çıkan sözde araştırma (anket) şirketleri ve onların, ekranlarda mangalda kül yutturmaya çalışan hokkabaz temsilcileridir.
Düzmece yalanlarına sözde bahane arayan birisi; gerçeği söyleseydim (Yani Sayın Erdoğan’ın seçimi ilk turda kazanmakta olduğunu) CHP’liler beni aforoz ederdi, şeklinde açıklama yaptı.
Fikir namusunun düştüğü, düşürüldüğü derekeyi (çukur) görüyor musunuz?
Kuruluş amaçları ve asıl gayeleri manipülasyon (halkı yönlendirmek) olan bu kişiler ısrarla iki, hatta üç şeyi vurguladılar. Bunlardan birincisi, MHP’nin yüzde 4-5 bandında olduğu ve mutlaka barajın altında kalacağı keyfiyeti idi. İkincisi, İYİ partinin yüzde 18-20 bandında oy alacağı, üçüncüsü ise Sayın Erdoğan’ın oylarının birinci turda yüzde ellinin altına düşeceği ve seçimlerin ikinci tura kalacağı görüşü idi.
Ne söyledilerse hepsi yalan çıktı; bunca yalanla suçüstü olmalarına rağmen ne yüzle ekranlara çıktıklarına şaşırıyorsunuz değil mi? Biz de sizin şaşırmalarınıza şaşırıyoruz!
Ayol! Bunlar kaşar; bunların yüzleri gergedan derisinden; kızarmak şöyle dursun, üvendirenin nodulu ile dürtsen hissetmezler!
Malum; seçimlerde iç ve dış (!) muhalefetin asıl hedefi Sayın Erdoğan’dı. (AK Parti değil) Erdoğan’ı düşürmek için önce, Abdullah Gül kaftanını giydirmek (!) istediler. Meral Akşener oyunbozanlık edince bu dikiş tutmadı.
Kendisinin ifadesiyle, geniiiiiş mutabakat sağlanamadı ve Abdullah Gül, kötü niyeti ile cascavlak ortada kaldı. Sonuçta; ‘sepeti koluna herkes yoluna’ gitmek zorunda kaldı.
Burada en büyük oyun MHP’ye oynandı, üst üste hamlelerle parti ele geçirilmeye çalışıldı. Bu durum başarılamayınca, partide büyük bir gedik açıp yeni bir parti ile karşısına dikildiler.
Sayın Bahçeli, bu netameli süreci büyük bir soğukkanlılıkla ve ustaca yönetti. Hem partiyi kaptırmadı ve hem de; bölündüğünü iddia ettikleri partinin oylarını aynıyla korudu.
Sayın Bahçeli Türk siyaset tarihinde görülmeyen bir özveride bulunarak; ilk defa bir muhalefet partisi, aday çıkarmayarak, iktidar partisinin başkanını Cumhurbaşkanı adayları olduğunu ilan etti.
Bununla da yetinmedi, aynı parti ile ittifak yapıp birlikte seçimlere girdi.
MHP’nin, AK Parti’nin içinde eriyip kaybolacağını düşünenler büyük hayal kırıklığına uğradı; zira beklentinin tam tersi oldu ve AK Parti’den MHP’ye yüzde 6 dolayında oy akışı oldu.
MHP, yıkıcı ve karalayıcı bir üslup yerine yapıcı ve onarıcı bir politika üreterek, değişik ve belki de ilk kez uygulanan bir muhalefet örneği sergiledi. Bazılarına tuhaf gelen bu durum, sanıldığının aksine MHP’ye puan kazandırdı.
Bunun nedeni gayet açıktır; halkımız kavgadan, siyasetteki kör döğüşünden ve siyasilerin birbirlerini yerin dibine batırmasından bıktı, usandı.
Elbette muhalefet olsun istiyor ama muhalefette bir seviye ve tutarlılık arıyor.
Zira siyaset hizmet yarışıdır; muhalefet partileri yıkımda yarışınca seçimi kaybetti.
Muhalefette olmasına karşın, MHP, yapıcı olunca kazandı.
Bu kadar basit!
